Hemen güneyimiz de iç savaşla bunalan Suriye’nin İdlip şehrine rejim güçlerinin ve Rusya’nın saldırıları devam ederken Türkiye , Rusya ve İran tarafından yürütülen Astana görüşmelerinin sonuncusu İran’ın başkenti Tahran da yapıldı tüm dünya gözünü Tahranda yapılan üçlü zirveye çevirerek orada alınacak kararı beklerken basına açık olarak canlı yayınlanan üçlü zirve sırasında Başkan Erdoğan’ın acil ateşkes çağrısı ve diyaloğun devamına vurgu yaparak batının Astana sürecini bitmesini beklediği anda şok etkisi yaratarak Türkiye’nin hemen güneyinde meydana gelen ve kendisini doğrudan etkileyen olaylara aklı selim ve her halükarda barışı ve mazlumların yanında yer alan duruşunu sergilemiştir , buradan Rusya ve İran’ın da Suriye krizine çözümün bölge ülkeler tarafından tesis edilmesi gerekliliğini göstererek diyaloğun devamı ve terörist gruplar ile muhalif silahlı grupların ayırt edilmesi kararında mutabık kalmaları da büyük bir başarıdır. Bir diğer başarı da Tahran görüşmelerinin başarısız geçmesini umut eden batılı devletler ve özellikle de Amerika , Astana görüşmelerine dahil edilmediği için Astana sürecinin işlevsizleşmesini sağlamak ve bir an önce bölgeye Pyd ile birlikte operasyon yaparak İdlib’e yerleşme amacına da set çekilmiş oluyor.
Astana sürecinden uzak olan Amerika bu süreci başarısızlıkla sonuçlandırmak için özellikle İdlip meselesini gündeme taşıyarak Türkiye, Rusya ve İran arasında kriz çıkmasını sağlayarak Astana sürecini bitirmek istediğini görmekteyiz. Yine geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Soçi kentinde düzenlenen Soçi zirvesinde Rusya ve Türkiye “ İdlip gerginliğinin azaltılması ve bölgedeki durumun istikrarlaştırmasına ilişkin Mutabakat zaptı” imzalandığı saatlerde Suriye de Rusya’nın askeri üs bulundurduğu bölge yakınlarına füze saldırısı düzenlenmesi yine Amerika ve İsrail’in bölge çıkarlarına ters giden işlerin olduğunu göstermektedir. Nitekim Soçi zirvesinden sonra Suriye rejim güçlerinin attığı bir füzenin İsrail tarafından Elektronik sistemler ile Rus uçağını düşürdüğü iddiası Astana görüşmelerinin Amerika ve İsrail de yaptığı rahatsızlığı ortaya çıkarmaktadır. İdlip meselesinin Amerika tarafından bu kadar gündem de tutulmasının arka planında İdlip gerginliğini bahane ederek Suriye’nin kuzeyin de Pyd veya Pkk terör örgütüne kurmayı planladığı sözde devletin bir şekilde yapay zemini oluşturmak dikkatlerin İdlip meselesine yoğunlaşarak Fırat’ın Doğusunu kendince güçlendirmek istemesi olabilir diğer taraftan Fırat’ın doğusundaki zengin su ve petrol yataklarını bu sayede elinde tutmak istemesidir. İsrail’in bölgede ki güvenliği böyle uydu devletçiklerle sağlanma düşüncesi ile orta doğuyu yeniden şekillendirmek isteğinin son görülen ayağıdır. Soçi zirvesinde varılan mutabakat sadece Türkiye ve Rusya için bir başarı değil bölge ülkeler ve Suriye halkı için bir başarıdır. Olası İdlip operasyonu Rusya için sahada operasyonun zorluğuna ve de dünya devletlerinin sert tepki göstermesi ve bir seri olumsuz olayların yaşanmasına sebep olma ihtimalini barındırması için bir başarıdır diğer taraftan Türkiye için ülkemiz de bulunan yaklaşık üç buçuk milyon Suriyeli yüküne bir o kadar daha İdlip bölgesinden kaçan Suriye’lilerin katılarak Türkiye’nin mevcut duruma müdahale ihtimalini artırarak Rusya ve Türkiye arasında iyi ilişkileri zedelemek ve Türkiye içinde Başkan Erdoğan’a karşı yükselen muhalif seslere imkan tanımak olabilir.Bu açıdan baktığımız da da Soçi zirvesinde alınan mutabakat kararı Başkan Erdoğan ve Türkiye için büyük bir kazanımdır. Saygılarımla