Cumhurbaşkanı Erdoğan önderliğinde başlatılan ‘Biz Bize Yeteriz’ kampanyasına Türkiye’nin her kesiminden çığ gibi destek gelmeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 7 aylık maaşını bağışlayarak açtığı yoldan giden diğer siyasiler de benzer yaklaşımı gösterdiler.
Sivil toplum kuruluşları, ekonomi kulüpleri, yerel yöneticiler, iş dünyasının saygın isimleri, sendikalar ve dernekler de bu çağrıyı yanıtsız bırakmadı. Daha kampanya duyurulur duyurulmaz herkes karınca kararınca bir şeyler yaparak dekontları paylaşmaya başladı.
Kampanyaya da ismini veren “Biz bize yeteriz” sloganının arkasının ne kadar dolu olduğunu, bu sloganın ne kadar da anlamlı olduğunu bir kez daha bu kenetlenmeye şahit olarak hep birlikte gördük.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı kampanya, kendi içinde birçok mesaj barındırıyor. Bu kampanya, aynı zamanda dış dünyaya bir mesajdır. Koronavirüsün ortaya çıkardığı tahribatla başa çıkmak için, 181 ülke IMF’nin kapısında sıraya girerken Türkiye’nin yanında, Rusya ve birkaç ülke daha IMF’ye tenezzül etmedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, IMF ve türevlerinin prangasını bu ülkenin boynuna bir daha geçirmemekte kararlı, ‘Biz bize yeteriz’ kampanyasının verdiği derin mesajlardan birisi bu. Ne kadar zor durumda kalırsak kalalım, biz, bizden başka kimseyi muhatap almayız.
Kampanyanın verdiği bir diğer mesaj da, milletimizin ruhunda olan yardımlaşma duygusunu, statik enerjisini, kinetik enerjiye dönüştürmeyi ihtiva ediyor. Bu duygunun ortaya çıkarılması için bir hareket gerekiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hareketi ateşleyen oldu. Bu da, alt gelir düzeyindeki kardeşlerimizin ihtiyaçlarının, karşılanması noktasında hepimize bir sorumluluk verdi.
Milletimizin kahir ekseriyeti kenetlenirken, Koronavirüsten daha tehlikeli virüsleri bünyesinde barındıranlar bu kenetlenmeye düşmanlık etseler de bu ülkenin hamurunda yardımlaşma hep olmuştur.
Zekatın ne anlama geldiğini ve kenetlenmenin kıymetini bilmeyenlerin ‘Zırnık Yok’ nidaları hiçbir anlam ifade etmiyor. Onlar anlarlar mı? anlamazlar. Çünkü kafalarında ideoloji virüsü var.
Bakın mesele para meselesi değildir. Mesele aidiyet meselesidir. Bunu iyi anlamak lazım.
Yoksa bu ülkenin birçok kurumu ve kuruluşu bu parayı bir şekilde temin eder ve vatandaşına sahip çıkmayı bilir. Burada asıl mesele, halkla bir birliktelik oluşturup devlet-vatandaş el ele bu süreci birlikte atlatma gayesidir.
Kampanyaya destek vermeyip, bir kuruş katkı sunmayıp oturduğu yerden ahmakça ahkam kesenelere diyeceğimiz bir şey yok. Siz lazım değilsiniz zaten. Biz bize yeteriz. Hem Zekat vermek Müslüman olana farz, siz vermeseniz de olur.
SÜLÜN EKREM
İstanbul Büyükşehir Belediyesi bir kampanya başlattı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun sosyal medya hesabından "Bu zor günlerde vatandaşlarımızın yanında olacak ve bu süreci dayanışma içinde hep birlikte aşacağız. İstanbul olarak biz de destek ve bağış kampanyamızı başlattık." ifadeleriyle duyurduğu kampanya belki de Türkiye tarihinin en pahalı gıda paketi özelliği taşıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun 150 TL istediği paketin içerisinde; 1 litrelik Ayçiçek yağı, 3 paket makarna, 1 kg bulgur, 1 kg nohut, 1 kg mercimek, 48’lik demlik poşet çay, bisküvi, helva, gofret, 1 kavanoz salça, 500 gram zeytin, 1 kilo un, 1 kilo tuz ve1 kilo şeker yer alıyor.
Tamam, Ekrem İmamoğlu da bir sinerji ortaya çıkartmak istemiş olabilir ama bu paketin çok daha iyisini Türkiye’de birçok belediye ihtiyaç sahibi vatandaşına zaten ücretsiz dağıtıyor. Üstelik;İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin vatandaştan 150 TL bağış toplayarak dağıttığı bu yardım paketinin benzerini, şuanda İstanbul Valiliği de 60 bin aileye ücretsiz dağıtıyor.
Sosyal medyada da bolca konuşuluyordu. Üşenmedim bu pakette yer alan gıdaların fiyatını sanal marketlerden tek tek kontrol ettim. Öyle orta direğin kullandığı, 3 harfliler diye tabir ettiğimiz, uygun fiyata satış yapan ve her yerde yaygın şubesi bulunan marketlerden de kontrol etmedim üstelik. Sattığı ürünlere bakarak, CHP’ye yakınlığıyla bilinen bir markanın sanal marketinde yaptığım hesaplamada bu paketin 98 TL tuttuğunu, diğer bir markette de 100 TLtuttuğunu tespit ettim.
Üstelik bunlar perakende fiyatlar. Belediye her halde toptan fiyatına alım yapacaktır değil mi?
Eee peki 98 TL tutan pakete 150 TL bağış toplamak da neyin nesi? Bunu görünce insanın aklına her şey geliyor.Sanki ortada Sülün Osman’lık bir hikaye varmış gibi…
İnsan sormadan edemiyor, belediye yardım kampanyasından da mı kar ediyor acaba?
“Abartmayın canım, Athena Gökhan taş mı yesin. 150 TL versek ne olur sanki” diyenler de elbet olacaktır. Size kolay gelsin o vakit.
Ama benim tavsiyem, Sayın Başkan; ya satın almacını değiştir, ya da alışveriş yaptığın marketi…