İP listelerinden seçilerek parlamentoya giren ve akabinde ayrılıp, kendi partisini kuran Ümit Özdağ siyasette bir damar yakaladığı zehabına kapıldı. Fransa’da Marine Le Pen ve Hollanda’da Wilders tarafından zorlanan ve belli bir mesafe kazanan ırkçı söylemlerini Türkiye’ye taşıdı.
Suriyeli göçmenler üzerinden üretilen polemik uzunca bir süre daha devam edeceğe benziyor. Siyasi partiler kendi konumlarını bu politika üzerinden netleştirmek zorunda kalıyorlarken bazıları suya da sabuna da dokunma niyetinde olmadığını gösteriyor.
Özdağ’ın hukuk tanımaz tavrı, geçici koruma statüsündeki Suriyelileri göçmen konumuna yükselten açıklamaları orta ve uzun vadede Türkiye’yi sıkıntıya sokabilir. Canları tehlike oldukları için korunmalarına karar verilen insanlar sığınmacı pozisyonuna yükseltildiğinde asıl tehlikenin başladığı an olacaktır.
İP’in görüşleri merak ediliyor, bu anlamda. CHP kısık sesle geri gönderileceğini söylediği Suriyelilere ilişkin partinin İstanbul il başkanınca yapılan açıklamalara kızdı. SP hem nalına, hem de mıhına vuruyor.
Ak Partiden ayrılarak kendilerini bir yerlere konumlandıranlar iyice merak konusu. Gelecek Partisi mecburen sahiplenmek zorunda, çünkü genel başkanının bakanlığı ve başbakanlığı döneminde hükümet politikalarını Davutoğlu belirlenmişti. Deva farklı telden çalıyor.
Ümit Özdağ en fazla İP’e zarar verecek gibi görünüyor. Aynı ip’te iki cambaz oynamaz. Oynamaya kalktığında ikisinin de ayağı kayar.
Parti bir taraftan ulusalcı söylemlere sığınıyor diğer taraftan HDP ve CHP seçmenini ürkütmemesi gerektiğini biliyor. Sonuçta son derece hassas dengeler üzerinde yürüyen ve yürütülen ilişkilerin bekası kendi pozisyonlarına bağlı.
Suriyeliler konusu iki tarafı sıkıntılı bir mekanizma. İş dünyası bir şekilde nimetleniyor bu kesimden. Esnafın ve ev sahiplerinin memnun olmadığını kim söyleyebilir?
Özdağ Avrupa’da yükselen milliyetçilik, hatta ırkçılık dalgalarının Türkiye’de bir karşılığının olması gerektiğini düşünüyor. Buraya yüklendikçe popülaritesinin artacağına ve yelkenleri şişirebileceğe inanıyor.
Oysa, Türkiye bu tür badireleri atlata atlata bugünlere geldi. Millet şerbetli. 19. YY’da gelen milliyetçilik akımları koskoca İmparatorluğu tarumar etmişti.
Yeni bir dalga ülkeyi ciddi derecede sıkıntıya sokar. Herkes kendi etnik kökenini öne çıkarırsa toplumsal dengeler bozulur.
Milletimiz bunu ister mi?
Hiç sanmıyorum.
Ekonomideki kırılganlığın sosyal hayata ve siyasi konjonktüre taşınmasına kimsenin tahammülü olmaz.
Irkçılık Avrupa’nın genlerinde var. Biz o şekilde davranamayız. Milletimizin mayasında böyle bir haslet bulunmuyor.
Özdağ’ı meclise taşıyan iradeyi ve siyasi atmosferi sorgulamak belki daha doğru olabilir. İP bu açıdan en büyük eleştiriyi hak ediyor.
Partinin net olmayan tutumu ve pragmatik politikalarının ülkeye kazandıracağı bir erdem bulunmuyor.
Çok yazık…
Gerginlikle ve kavga kültürüyle toplumu kutuplaştırmak yerine keşke yapıcı eleştirilerle ön açıcı olsalar.
Bunun kendilerine kazandıracağı çok fazla imkan bulunduğunu kavrayamıyorlar.
Oldum olası hazzetmediğimi Ümit Özdağ İP’in bir türevi gibi geliyor. Aynı kulvarda olmaları nedeniyle oy kaybetmesini bekledikleri Ak Parti’nin kaybeden tarafta olmayacağını söylemek mümkün.
O cenahtaki her kavga Cumhur İttifakı’na yarıyor.