SİNSİ TUZAK: 25. KARE

Gülşen Yılmaz
Çoğu zaman annelerden şu tarz cümleler duyuyorum.
 
“Çocuğuma yemek yedirmek için televizyonu açıyorum. O ekrana kilitleniyor, bende yemeği rahat rahat yediriyorum.”
 
Anneler mutlu tabi… O koltuktan bu koltuğa zıplayan çocukları, bazı çizgi filmleri izlerken kuzu gibi oturuyor. Bunu gören ebeveyn televizyonda o çizgi film yoksa bile internetten açıp çocuğunun önüne altın tepsiyle sunuyor adeta!
 
Peki, sayın anneler normalde hiperaktif olan çocuğunuz neden televizyon açılınca hipnotize oluyor düşündünüz mü?
 
Bence düşünün.
 
Çocuğunuz eğer televizyondaki reklama, çizgi filme ya da şarkıya kilitlenerek bakıyorsa, sakin sakin izliyorsa, o an ekranda sizin ve onun göremediği 25. kare adı verilen subliminal mesajlar var demektir.
 
Bunun Türkçesi şu; beynimiz televizyonda herhangi bir şey izlerken ekranı 24 parçaya böler. Fakat sizi bazı konularda yönetmek isteyen insanlar ekrana 25. bir kare ekleyerek subliminal mesajlar vermeye çalışır.
 
Esasında 25. kare kavramı ilk olarak 60’lardaki Soğuk Savaş döneminde yayıldı. Bu dönemde insanların beyinlerine hükmetme kuramları üzerinde çalışan kişiler sinema filmlerinde, bir göz kırma süresinde geçen 24 karenin içerisine, 25. bir kare eklenip burada bir algı nesnesi koyulursa, izleyenlerin algılarının yönetilebileceği, kişinin kendi fark etmese bile bilinçaltının bundan etkileneceğini düşündüler.
 
Ve uygulamaya koydular.
 
Günümüze kadar gelen süreçte bu sistem hala ispatlanamasa da varlığı artık herkesin malumu…
 
Peki, bu konuda ne yapılabilir? Çocuklarımız ve bizler görünürde çok masum olan ama içerisi algı yönetimleri ile dolu film dizi ve reklamların önüne nasıl geçebiliriz?
 
Sanırım aynı şeyi MHP Konya Milletvekili Esin Kara’da düşünmüş ve kendisine dert etmiş olacak ki televizyon kanallarındaki çizgi filmler, bilgisayar oyunları, müzikler ve kitaplardaki subliminal mesajların araştırılması için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na önerge verdi.
 
Meseleye hassasiyet gösterip, bir önerge sunduğu için öncelikle Esin Hanım’a teşekkür ediyorum.
 
Çünkü böyle kıyıda köşede kalmış, basit gibi görünen fakat ilerde çok büyük dert olabilecek mevzularda duyarlı davranılması gerçekten önem arz ediyor.
 
Esin Kara önergede, Rusya’da bu tür içerikler sunan kanalların lisansının iptal edildiğini hatırlatarak, bizim de acilen aynı tavrı sergilememiz gerektiğini belirtiyor.
 
Konu ile ilgili haberde geçen Esin Hanım’ın şu cümleleri konunun ciddiyetini gözler önüne seriyor aslında…
 
“Göremediğimiz ve bilincimiz açıkken algılama yapamadığımız bir şeyi ret etme şansımız hiç yoktur. Çünkü haberdar değiliz.”
 
Aslında bu kısım bile gelecek neslin nasıl bir tehlikede olduğunun göstergesi…
 
Umarım Esin Hanım’ın önergesi dikkate alınarak bu konuda bazı çözüm önerileri getirilebilir.