Yazın sıcaklardan, kışın soğuklardan şikayet edip duruyoruz. İş çok olsa yoğunluktan, iş azalsa bu sefer azlıktan şikayet ediyoruz. Ekonomiden şikayet ediyoruz, şikayetleri sosyal mecralarda internet kullanarak bilgisayardan, tabletten, telefondan yapıyoruz. İnternetin yavaşlığından şikayet ediyoruz. Bazen yeni aldığımız telefonların ağır çalışmasından şikayet ediyoruz. Bazen yalnızlıktan bazen kalabalıktan şikayet ediyoruz. Yağışlar yok bu sene diye şikayet ediyoruz, sonra da çok yağdı bu sene diye şikayet ediyoruz. Köpeklerden geçilmiyor diye şikayet ediyoruz, köpeklere dokunmayın diye şikayet ediyoruz. Arabalarımıza aldığımız yakıtın fiyatına şikayet ediyoruz. Evimizin elektriğine gelen zamı şikayet ediyoruz. Ocağımıza gelen doğalgazın fiyatına şikayet ediyoruz. Uçağı kaçırdık diye şikayet ediyoruz, uçak geç kalkacak diye şikayet ediyoruz.
Sonra akşam eve gidip haber programlarını açıyoruz, elimize aldığımız telefondan İsrail’i teline başlıyoruz. İsrail’i şikayet ediyoruz…
Aylardır üzerlerine bombalar yapan Filistinli bir çocuğun yerine birkaç dakikalığına koyabilir misiniz kendiniz… Evi yıkılmış, tüm varlığını kaybetmiş, evladını, eşini yitirmiş bir Filistinli ananın yerine koyabilir misiniz kendinizi… Ailesinden kayıplar vermiş, yaralanmış, her şeyini kaybetmiş bir Filistinli babanın yerine koyabilir misiniz kendinizi… Düşünün eviniz barkınız yıkılmış belki bir sırt çantasında bir kaç eşyası çocuklarınızın, ne ne zaman yemek bulabileceğinizin garantisi var, ne başınızı koyup uyuyacak bir yeriniz var, belki içmek için su bile bulamayacaksınız bir kaç gün sonra. Meçhule gidiyorsunuz, güvenli bölge diye sürüklendiğiniz her yer bombalanmış. İletişim kanallarınız kapalı… Lakin biliyorsunuz ki dünya sizin bu durumunuzu sadece izlemekle arada da size bunu yaşatanları lanetlemekle yetiniyor.
Şikayet? Şikayet mi? Neyi, kimi, nasıl şikayet edebilirsiniz…
İşte Gazze’de yüzbinlerce insan aylardır bu durumda yaşamaya çalışıyor.
Küçük bebeler şikayet ediyorlar elbette… Ümmetin sessizliğini…
Şikayetlerimizden utanır mıyız?
Belki bir kısmımız utanır, belki bir kısmımız uyanır… Lakin biliyorum ki bazıları da bize ne diyerek yaşamaya devam edecek… Rabbim bize, ümmete, insanlığa bu zulmü durduracak gücü ve feraseti versin… Rabbim bizi sessiz kaldığımız bu durumla sınamasın inşallah…
Tahran’da Şehid edilen Hamas siyasi büro şefi İsmail Haniye’ye Allah’tan rahmet diliyorum.
Filistin’de İsmaillerin tükenmeyeceğini biliyoruz…