Ünlü Hipokrat, hastanın iyileşme sürecinin, ruhun ve bedenin kendisini ifade etmesine mani olan somut ve soyut etkenlerin giderilmesiyle gerçekleşeceğini eserlerinde izah etmiştir. Bir hastalığın iyileşmesi içten dışa, ruhtan bedene doğru gelişir ve sağlık, iyileşme sıhhat/afiyet oluşur. İnsanın ruhu, duyguları ile zihinsel boyutları ayrı ayrı düşünülmemeli. İnsan bazılarının sandığı gibi derleme, toplama aletlerden oluşan makine değil, mükemmel, ahseni takvim üzere donatılmış bir vücuda sahiptir. Derleme-toplama, derme-çatma alet ve edevatlar, organlar ve parçalar değiliz. Doğal davranış ve yaşama sınırımızın dışına çıktığımızda bizi kendimize getiren uyarılar doğal metaforlardır hastalanmalar… Hastalıklar, anormal yani doğal ve normal olmayan düşünme tarzlarımızın, batıl yaşama ve sıhhate aykırı beslenmelerimizin hizaya getirilerek yeniden yapılandırılmamızı, fıtrata uygun doğamıza döndüren bedeni metaforlardır. Maddi ve manevi sıkıntılarla hastalıklar, kim olduğumuzu, bedensel varlığımızı baştan tanımlama fırsatı da verir ki ibret ve tedbir alarak kendimize gelmesini bilirsek o kadar da fena da değil ufak tefek rahatsızlanmalar... Sağlıksız alışkanlıklarımızı terk etmemizi teşvik eder, hatta zorlar, rahatlık-iyileşme alanına çıkmamızı sağlayarak özgürleştirir diyor uzmanlar… En derinlere gömülmüş, duygusal tatminsizliklerimiz üzerine inşa ettiğimiz yapay kimliklerimizi ve sağlıklı olmayan hayat tarzımızı, alışkanlıklarımızı sorgulayarak gerçekçi bir hayat tarzına yönlendirir hastalıklar…
HASTALIĞIN FENA SANDIĞIMIZ İYİLİKLERİ
Her türlü maddi-manevi hastalıklar, ruh ile bedene kendisine gerekli olacak kadar değer verilmediğinden, normal sıhhat kriterlerine saygısızlığımızdan naşi tebarüz ediyor. Bunun adına ister ihmalkârlık deyin ister cahillik veya gafillik… Sonuç olarak yaşamayı bilmemeye bedensel bütünlüğümüzün isyan bayrağı çekmesidir bütün hastalıklar… İyi olmadığımızı boylu boyunca uzatarak, boyumuzun ölçüsünü aldırıp yataklara sere serpe düşürerek, hastanelere düşürerek sıhhi ihmallerimizi beden diliyle anlatıyor. Bilmediğimiz haddimizi bildirerek kendimize getiriyor. Böylece büyük iyilik ediyor fena sandığımız hastalıklar…
Sathi olarak hikmetlerin ışığında düşünüldüğünde hastalık da Allah’ın bir rahmetidir. Tabii sinyali doğru alıp usulüne uygun müdahale edilirse… Beden sürekli bizimle sohbet halindedir, dinlemeyi, anlamayı hikmetine muttali olabilirsek…
"Bedeninizi dinlemek için, kendinize zaman ayırın” buyuruyor işe hayatlarını verip ömür boyu insanlığa şifa sunan uzmanları... Beden, her saniyemizi, düşünce ve davranışımızı dinliyor ve yanlış yaşamayı affetmiyor asla. Külli duygumuzu duyumsuyor. Zamana mekâna ve yaşantımızın doğruluk ve yanlışlığıyla orantılı, gerekli en münasip tepkileri veriyor bedenimiz ve haleti ruhiyemiz... O kadar ki bedenimiz, duruşumuzu, omurgamızı, yüz kırışıklıklarımızı, hormonlarımızı bile düşünce ve duygularımıza uygun şekilde ayarlıyor doğal olarak.
HANGİSİ OLMAK İSTERSİNİZ?
Sevgili okuyucular! İblis gibi aksi ve hasta bir ihtiyarı göz önüne alın. Hem hasta hem de aile efradını hasta eden mız mızcı, dır dırcı! “Çekiyor ve de çektiriyor” dedikleri tipten. Bir de melek yüzlü nurani bir hacı babayı hayal ediniz. Bu iki insan gençliklerinde nasıldı dersiniz? Peki, ala da siz ihtiyarlığınızda hangi tipe benzemek istersiniz? Hülasa tekraren ve özetle hayat tesadüfler zinciri olmayıp yaşanan realiteler olduğu gibi hastalık ve sağlık da şans ve tesadüf zinciri değil bir realitedir. Sağlıklı beslenen, yediğini yaptığı bedensel hareketlerle sindiren, uyku sistemine riayet eden, pozitif olup karamsar olmayan, iyimser ruh hali taşıyarak hayattaki ideallerini gerçekleştirmek için çalışan, kabiliyetini, yeteneğini bu uğurda kullanan üretken bir insanı canlandırın hayalinizde. Bir de taştan yumuşak ne bulsa yiyen, abur cuburla beslenerek TV karşısında ya da pis, havadar olmayan kahvehanelerde pinekleyen, hareketsiz, canlı cenaze gibi yaşayan, bereketsiz, tekdüze gidip gelen, hayattan ve insanlardan şikayet eden, her şeyden yakınan öfke ve karamsarlık yüklü bir insan sağlıklı olur mu?
Sevgili okuyucularım, sağlık rahatsızlığın olmamasından ibaret değil diyor uzman doktorlar. “Ruhumuzda yaşama ve yaşatma sevgisinin de olmalıdır” diye noktayı koyuyorlar. Son bir şey daha ilave edip "İyileştirici şifa, önce Allah'tandır sonra da bizde/ içimizdedir dışarıda değil" diyorlar. Sıhhate inanarak uygulayan ve inanarak yaşayanlara sağlık vermesi sünnetullahtandır. Allah’ın rahmeti bereketi ve sıhhati üzerimize olsun.