Şiddet toplumda kol geziyor..

Büşra Aksakbağı Ay

Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Acil Polikliniği’nde görevli olan Dr. Bahattin Ahmet Yalçın hasta yakını tarafından saldırıya uğradı.

Bu olay ile aslında tolumun her kesiminde, her köşesinde olan şiddet “hekimlere uygulanan şiddet” olarak tekrar gündeme geldi. Şanlıurfa’da ki olay benim için şiddet denilecek kadar basit değil, cinayete teşebbüstür..

Acile gidiyorsun “çocuğumun ateşi hala neden düşmedi” deyip doktorun kafasını kaldırım taşı ile yaracak hakkı görebiliyorsun kendinde. Şanlıurfa’da ki olay cahilliğin, kendini bilmezliğin ve bencilliğin nasıl canavara dönüşebileceğinin en büyük kanıtı.. Bencil bir toplum olduk. Sürekli ben, ben, ben..

Aynı millette tam tersi durumu da gözlüyorsun.. Özellikle küçük yerlerde Anadolu insanı okumuş, meslek sahibi veya devlette memuru olmuş insanlara çok saygı duyuyorlar. Devlet memuru ona haksız yere bağırıp çağırsa dahi sesi çıkmıyor. Üstünde hep bir mahcubiyet..

Bu iki durumdan çıkardığım sonuç ise biz toplum olarak aşırılıkların ülkesiyiz.. Bir şeyi ya çok küçültüyoruz ya da çok büyütüyoruz. Asla ortasını bulamıyor, ölçüyü kaçırıyoruz. Bu millet ne çekiyorsa her şeyi kendine hak görecek kadar bencil olmasından ve eğitimsizlikten çekiyor.

“Bazı doktorlarda hak ediyor..”

Her sağlıkta şiddet haberinden sonra hemen hemen hepimiz bu cümleyi kurarız. Ne kadar tehlikeli bir cümle aslında.. Hiçbir neden şiddetti haklı çıkaramaz. Eskiden yüzümüze bakmayan, hastaya kötü muamele eden doktorlar yeni getirilen hasta hakları sayesinde kalmadı denecek kadar azaldı. Burası hukuk devleti.. Kimse kendi adaletini kendi sağlayamaz.. Doktorlarda insan ve elbette hata yapacaklar, yanlış davranacaklardır. Her insan gibi.. Bunun karşılığı asla şiddet değil. Gerekli yerlere şikâyet edilmesi inanın kâfi. Haklarını bilmen yeterli..

Şiddetsiz Çözüm..

“Bazı doktorlarda hak ediyor” diyenler bu cümleyi desteklemek için yüzlerine bakmayan doktorlardan, kibirli hekimlerden bahseder.. Ben de tam tersini yapacağım.. Eleştiri de cömert olduğumuz kadar, işini iyi yapanları takdir etme noktasında da cömert olmamız gerektiğini her zaman söylerim..

Yakın zamanda Medicana Hastanesi’nde Yrd. Doç. Dr. Bülent Koçer’e gittim. Branşında ki başarısından bahsetmeme gerek yok. Zaten kendisinin çok iyi doktor olduğunu duyduğum için gitmiştim. Gittim, gördüm. Hastaya yaklaşımı, konuşma şekli ile hastada güven ve rahatlama hissi yaşatıyor. Hasta zaten doktorla görüştüğü an psikolojik olarak iyileşmeye başlıyor bile.. Özel hastaneler tabii ki öyledir diyecekler için de Selçuk Üniversitesi’nde Doç. Dr. Fatma Tunçez Akyürek.. Dr. Fatma Hanım’da özelde ki doktorlar kadar hastayla ilgili ve nazik bir doktor. Selçuk Üniversitesi’nde öğrenci olduğum dönemlerde sık sık acil servise gitmek zorunda kalıyordum. Bir kere çok kötü haldeydim ve kimliksiz gitmek zorunda kaldım. Ağrılar içinde kıvranırken giriş işlemini yapan memur kimliksiz olduğum için almak istemedi ve o sırada halimi gören doktor sayesinde kimliksiz girip tedavi oldum. Beni o halde almak istemeyen memuru ise BİMER’e şikâyet ettim. Sonuç olarak; sonra ki gidişlerimde o memur güzel bir şekilde uyarılmış olacak ki adeta melek oluvermişti! Velhasıl kelam; hekiminden, memuruna bir şikayetiniz var ise şiddetsiz de sonuç alınabiliyor..   

Şiddeti engellemenin yolu..

Ütopik bir beklenti olacak belki ama.. Şiddet olaylarında, şiddet uygulayan kişi en az 2 yıl şiddet uyguladığı kişiye minimum bin TL maaş ödemek zorunda bırakılsa ülke çiçek gibi olur. Kimse karşı tarafa el kaldırmaya cesaret edemez. Bence biz bunu bi’ düşünelim..