Sevgimizi tamamlayalım

Hasan Ukdem
Hayatın hakikati sevgiden besleniyor sanırım. Severek yapılan işler, kurulan evlilikler, yürünen yollar daha sağlam duruyor, daha huzur dolu bir ortam oluşturarak, içerisindeki insanları daha diri, daha genç tutuyor. Zamane sevgilerinden, zamane aşklarından örneklere bakıp da sakın bu sözlerimi yabana atmayın. Benim kast ettiğim sevgi, gerçek sevenlerin kalbinde yeşeren sevgidir. Eskiler, güzelle taş taşı, çirkinle bal yeme demişler. Bu sözü, şu sözle değerlendirirsek ne demek istediğim daha net anlaşılacaktır: gönül kimi severse, güzel odur. 
 
Hayatı kavramadaki yeteneğimizin en önemli yardımcısı sevgidir, zira etrafına sevgiyle bakan gözler, dünyayı daha doğru bir açıdan değerlendirebilir. Halil Cibran, “sevgi sizi çağırınca, onu takip edin, yolları sarp ve dik olsa da.” derken insanı en doğru adrese çağırıyordu. Çünkü sevgi, bütün zorlukları alt edebilme potansiyeli ile içimizde işlenmeye hazır bir maden gibi durur. Cibran şöyle devam eder sözlerine: “Ve kanatları açıldığında, bırakın kendinizi, telekleri arasında saklı kılıç, sizi yaralasa da... Ve sizinle konuştuğunda, ona inanın. Kuzey rüzgarının bir bahçeyi harap edişi gibi, sesi tüm hayallerinizi darmadağın etse de... Çünkü sevgi sizi yücelttiği gibi, ipe de gerer... Sizi büyüttüğü gibi, budayabilir de...” Bu riskleri göze alarak sevmelisiniz. Tamamlanmak için, kemale ermek için, nasıl ağaçlar yaprak döker ve bahçıvan tarafından kurumuş dalları budanırsa, sizin de yaprak dökmeniz, budanmanız gerekir. Yoksa olgunlaşamaz insan. Cibran’nın sevgiye dair sözlerinin devamına bakalım: “En yükseklere uzanıp, güneşle titreşen dallarınızı okşasa da köklerinize de inecek ve onları sarsacaktır... Toprağa tutunmaya çalıştıklarında... Mısır biçen dişliler gibi sizi kendine çeker; çıplak bırakana kadar döver, harmanlar... Kabuklarınızı, çöplerinizi ayıklar, eler... Bembeyaz olana kadar öğütür sizi; esnekleşene kadar yoğurur... Sevgi bütün bunları, kalbinizin sırlarını bulasınız diye yapar.” bu sözlerden anlıyoruz ki sevgi bir ağaç altında iki kişi oturmak değil, iki kişi birleşip bir ağaçta can bulmaktır. Yani zor ve meşakkatli bir iştir. 
 
Sevgi bir hayalin peşinden gitmek değil, bir umudun eteklerinden yakalamaktır. Onu yakaladıktan sonra da bütün dünyadan vazgeçmek ve sevginin potasında erimek gerekir, yoksa yaşamadan dünyadan geçip gider insan. Bir şey umarak girilmez sevginin kapısından, ancak canını vaat ederek girilir. Halil Cibran’ın konuya dair söylediklerini bitirelim: “Sevgi hiçbir şey sunmaz, sadece kendisini, hiçbir şey kabul etmez, kendisinden olandan gayrı... Sevgi sahip çıkmaz, sahiplenilmez de; çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle... sanmayın yön verebilirsiniz sevginin akışına... Çünkü sevgi yolunu kendi çizer, sizi değer bulduğunda... Sevgi bir şey istemez, tamamlanmaktan başka...” Evet tamamlanmaktan başka hiçbir şey istemez sevgi, çünkü yarım bırakılmış bir sevgi, olmayan bir sevgiden daha tehlikeli ve can yakıcıdır.  
 
Sevgi dediğimiz zaman sadece karşı cinsi düşünmeyelim. Hayatta hangi alanda olursa olsun sevgimizi tamamlayalım. Aile sevgisi, şehir sevgisi, doğa sevgisi, vatan sevgisi... Aklınıza hangi sevgi gelirse gelsin hepsini bir muhasebeden geçirin; alışverişe girmeden, menfaat gütmeden sevgilerinizi tamamlayın. Yarım kalmış her sevgi bir kangrenli organ gibi kesilip atılmadan iyileşmeyecek hale gelmeden mutlaka tamamlanmalıdır. Saydığımız sevgi türlerinin her biri toplumdaki huzurun sağlanması içi de çok önemlidir. Canından geçerek sevdiğin vatanın olmazsa, o vatan bir gün elinden alınıverir. Bu ailen, şehrin, toprağın, doğan için de aynı şekilde olmalıdır. Pervaneler misali candan geçerek koşmak gerekir sevgiliye... 
 
Eğer dünyaya sevgiyle bakmazsak, hakikatini nasıl çözebiliriz? Yaratıcımızı nasıl bulabiliriz? Toprağımıza nasıl kök salabiliriz? Nasıl aile kurabilir, nasıl yuvamızı inşa edebiliriz? İlk baharda kuşları bir gözetleyin, yuvalarını yaparken, yavrularına yiyecek taşırken pır pır eden yüreklerini görürsünüz, cıvıl cıvıl neşelerine şahit olursunuz. İşte bu sevgidendir. Ve bu sevgi bizleri hakikatin kapısına götürür. Artık huzur ve güven vardır soluduğunuz havada. Tersini düşünmek bile istemezsiniz. 
 
Sevgilerin yarım bırakıldığı bir çağda, kapitalist bir dünyada yaşıyoruz. Hayatlarımız cehennem gibi. Elbette sevgi tek başına hakkından gelemez bunca yozlaşmanın. O yüzden hakikatin ipine sarılmamız lazım. Yoldan şikâyet edip durmanın da bir anlamı yok. Gelin her alanda sevgimizi tamamlayalım ve sevgimizi, bir annenin çocuğunu emzirdiği gibi emzirip büyütelim, tamamlayalım. 
 
Sevgiyle kalın.