“…Kürtler artık PKK’lı terörist midir? Topraklarımızın bölünmesini mi istemektedirler? Neden Kürtlerden akıllı, sağduyulu bir açıklama gelmiyor? Neden teröristleri ellerinin tersiyle itmiyorlar?”
Daha sert ifadelerin de geçtiği kaç yazı okuduk, kaç konuşma dinledik sayısını hatırlamıyorum. Ancak maalesef toplumun, devletin, bürokrasinin ve medyanın içinde bu anlayışın taraftarları her zaman oldu. Konjektürel gelişmelere göre de bunların sayısı bazen artar bazen azalır. Bu anlayışın bitmesini beklemek beyhudedir. Bitmesini beklemek beyhude olabilir, ancak, bu anlayışın taraftar bulmasını, taraftar sayısını arttırmasını engellemek elimizde olan bir şeydir…
Öncelikle bu anlayışın taraftarlarına “Kürtlerin PKK’lı olmadığını” anlatmakla işe başlamalıyız. Bunun için elimizde o kadar çok dini, tarihi, sosyal, kültürel, bölgesel veri, delil ve hikaye; hatta o kadar çok dram, acı, hüzün ve gözyaşı var ki. Bunları halkımıza anlatsak sorun kendiliğinden çözülür.
“Kürtlerin PKK’lı olmadığına” dair o kadar veri olur da siyasi bir gösterge olmaz mı? O da var tabi. Kürtlerin siyasi tercihlerine bakınca, büyük çoğunluğunun PKK’lı olmadığını görürsünüz. Devlet, Kürt halkımızın yaşadığı bölgelerde seçim güvenliğini sağlasın, PKK’nın siyasi kolu olan partinin oyları %50 oranında düşer. Mevcut haliyle de Kürtlerin en çok oy verdiği parti AK Partidir.
Peki “Kürtlerin PKK’lı olmadığına” dair bir hüzün, bir dram hikayesi yok mu? Olmaz olur mu? Binlerce var. En son 7/8 Ekim’de Güneydoğu illerimizde HDP’nin yaptığı çağrıyla sokağa dökülenlerin, Kürtlere yaşattığı hüzün ve yaşattığı vahşet daha taptaze duruyor. 50 bıçak darbesi vurulan, molotofla yakılan, başı taşla ezilen, çatıdan atılan, arabayla üzerinden geçilen, şehadete katillerinin zılgıtları eşliğinde giden Kürt Yasin Börü’yü ne çabuk unuttunuz. “Kürtler PKK’lı mı?” sorusu üzerinden toptan bir suçlamaya gidenlere sormak lazım, bu suçlamanızda Yasin Börü’yü nereye koyacağız?
Bingöl Karlıova’da PKK’nın desteklediği partiye oy vermediği için evinden çıkarken şehid edilen 4 çocuk babası Fethi Yalçın’ın çocuklarına ne diyeceğiz? “Kürtlere terörist” yaftasını vurmak isteyenlere sormak lazım; Bitlis’in Aşağıdölek köyünde kaçırıldıktan iki ay sonra telefon direğine bağlanmış olarak kurşuna dizilen geçici köy korucusu Nihat Çaprak’ın fotoğrafını nereye asacağız?
“Kürtler PKK’lı” ise bu Kürtler neden PKK tarafından şehid ediliyor? Kritik soru bu. Bu sorunun cevabını elini vicdanına koyup; “Kürtler PKK’lı olmadığı için şehid ediliyor” diyebiliyorsan bu suçlamanın da bir iftiradan ibaret olduğunu görürsün. “Kürtler, teröre karşı ses versin diyorsun”, Kürtler sadece ses vermiyor, can da, şehid de veriyor. Tabi duymak istersen.
Aslında teröre direnen Kürt, bunu sen duy diye yapmıyor. İnandığı dava için direniyor. Müslümanlık ve İslam adına şehid oluyor. Allah biliyor ve duyuyor; sen duysan ne olur duymasan ne olur. Sen bu sesi duymayıp, terörün yaptığı gibi Kürtlere saldırınca sadece terörün ekmeğine yağ sürüyorsun! Kürt kardeşim, sana geliyor, “PKK’lı oluyor”, PKK’ya gidiyor, “Satılık Kürt” yaftası yiyor. Yaşananların özeti bu kadar açık ve kısa…
Kürtler, Türkiye bölünmesin diye teröre direniyor, boyun eğmiyor ve can veriyor. Sen bu yolda ne verdin de “Kürtler PKK’lı mı?” diye soru sorma cüretinde bulunuyorsun…