Ses

Doç. Dr. Ömer Akdağ

15 Temmuz darbe teşebbüsünden aylar sonra Türkiye’ye gelen İngiltere Dışişleri Bakanı Borris Johnson, CHP Belediyesi tarafından inşa edilen ve yine CHP’li bir kısım “arslanlar” tarafından beş ay sonra şaşalı bir nümayişle yerinden sökülen çocuk parkının içinde bulunduğu Anıtkabir’i ziyaret etti.

İngiliz hariciye vekili Borris, CHP’liler tarafından çocuk bahçesi yapılmasına nedense müsaade edilmeyen Anıtkabir’in defterine yazdığı ifadelerinde “demokratik Türkiye” ifadesini kullandı. Ama “laik Türkiye” ifadesini kullanmadı.

Bir kısım CHP’lilerden henüz bir ses çıkmadı.

YUMRUK

Cumhuriyet gazetesi Gürcistan televizyonunda canlı yayında milletvekillerinin kavgasını manşetten vermiş. İki milletvekili yumruklarla birbirlerine giriyor. Yanlarında bulunanlar müdahale ediyorlar. Canlı yayın devam ediyor. Gürcüce bilmediğim için konuşmalarından bir şey anladım. Fakat bir kelime dikkat çekiciydi.

Çok tekrarlanan kelime “ayıp” ifadesine çok yakındı.

Herhalde “ayıp” demek istiyordu.

Anlaşıldığı kadarıyla açık oturuma iştirak edenler kavga etmenin ayıp olduğunu söylüyorlardı. Ama bu haberi “iştahla” manşetine taşıyan “bizim” gazete herhalde, Türkiye’ye de “örnek” olsun arzu ediyor olmalı.

CHP’nin erken seçimi gündeme getirdiği bu günlerde karışık manzaraları arzu etmiş olabilir.

METHİYE

15 Temmuz darbe teşebbüsünden yaklaşık 2. 5 ay sonra Türkiye’ye gelen İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson bizim Avrupa’dan sorumlu bakanı Ömer Çelik ile basın toplantısında rüşvet-i kelam için “Ben Türk markası çamaşır makinesi kullanıyorum” dedi. Sanki Türk milletini “teşvik” eder gibi “çok iyi çalışıyor” demeyi de ihmal etmedi. Daha sonra son noktayı koydu ve 1930’lu yıllardan beri ulaşmaya ve “aşmaya” çalıştığımız “çağdaş batı uygarlığını yakalama” konusunda bize “ümit” vererek; “Türkiye gelişmekte olan bir ülke” tespitini yaptı.

Böylece 1908 yılında İttihatçıların Edirne kapısından, bindiği faytonunun atlarını çözerek kendilerini koştukları İngiliz büyükelçisinin övgüsüne “mazhar” olmuş olduk.

Bravo bize.

Aslına bakarsanız, İngiliz hariciye nazırının 2016’daki bu methiyesi, 1908’de İttihatçılara tevcih edilen övgünün yüzde biri hatta binde biri değildir.

Niye diyeceksiniz?

Sebebi şu;

1908’de İttihatçılar II. Abdülhamid’i deviremediler ama bir sene sonra meydana gelecek olan 31 Mart vakası sebebiyle devirmenin zeminini hazırladılar. Tıpkı İstanbul’da birkaç sene önce yapılan Gezi Parkı patırtısı gibi. İttihatçılar İngiliz -Alman dış desteği ve İttihatçıların başı çektikleri dahili ihanet şebekeleri vasıtasıyla II. Abdülhamid tahttan indirildi. Bundan dolayı dış güçler İttihatçıları çok sevdiler. Özellikle İngilizler bu İttihatçıları kullandıkları gibi bunların artıklarını da kullandılar. Türkiye’yi bu hale getirdiler.

İstanbul’da gezi parkı patırtısında da dış güçler hükümeti devirmek istediler. Tutmadı, Daha sonra İttihatçılar yedeğe alınarak, Derviş Vahdetî tipi yeni bir şarlatan (fetö) icad edilerek bir darbe teşebbüsünde bulundular. Bu da tutmadı.

İŞTE BUNDAN DOLAYI İNGİLİZLER, İTTİHATÇILARI DAHA ÇOK SEVERLER. GÜNÜMÜZÜN İTTİHATÇI ARTIKLARINI DA ELBETTE ÇOK SEVERLER. ANCAK KENDİLERİNE VERİLEN EV ÖDEVİNİ YERİNE GETİRMEYE ÇALIŞANI DEĞİL, GETİRENİ DAHA ÇOK SEVERLER.

Ne kadar şık değil mi?

İngiliz hariciye nazırı Türk markası çamaşır makinesi kullanıyormuş (!).

Hem de çok “güzel çalışıyormuş” (!).