Üniversitelerde eğitim-öğretim yılının son günlerine yaklaşılması ile birlikte öğrencilerde mezuniyet ve bahar şenliği telaşı başladı. Özel üniversitelerin birçoğu bahar şenliği yaparken devlet üniversitelerinin ise önemli bir bölümü terörle mücadelede gelen şehit haberleri nedeniyle organizasyonları iptal ediyor. Bu tavrı doğru bulanların yanında eleştirende bir kesim var.
Öğrendiğimize göre bu yıl Selçuk Üniversitesi’nde de bahar şenliği yapılmayacakmış. Gerekçe elbette şehit haberleri. Peki bahar şenliklerinin iptal edilmesi doğru mu ben pek emin değilim. Doğru bulanlarla karşı çıkanların söylemlerine baktığımız zaman Nasreddin Hoca misali iki tarafa da sende haklısın diyorum. Şöyle ki şehit haberlerinin olduğu bir yerde eğlence yapılması doğru değil diyenler ilk başta haklı görünüyor. Fakat maalesef bu noktada bizim ikiyüzlülüğümüzde devreye giriyor. Sanki her şehit haberini aldığımız zaman günlerce üzülüp, günlük hayatımızda hiç gülüp eğlenmiyor muyuz? Çoğu zaman ateş düştüğü yeri yakıyor. Şehit haberlerini okuyup geçiyoruz. Eğer şehit olan asker ya da polislerimizin ilgi çekici bir öyküsü yoksa ve şehit sayısı birkaç kişiyse haberi okuduktan sonra gündelik hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Doğru olan elbette bu değil ama yaygın olan kabul etsek de etmesek de bu… Bu açıdan baktığımız zaman bahar şenliğinin yapılmasını isteyen kitle de haklı görünüyor.
Bahar şenliklerinde bence asıl tartışılması gereken eğlencenin dozu ve çığırından çıkmamasıdır. Farklı üniversitelerden zaman zaman kaçak yollu tüketilen alkolünde etkisiyle olumsuz şenlik haberleri gelse de Selçuk üniversitesi özelinde düşündüğümüz zaman bu güne kadar böyle bir durumla karşılaşmadık. Selçuk Üniversitesi’nde öğrencilik dönemim ve sonrasında yaklaşık 5-6 bahar şenliğine katıldım. Bütün şenlikler belli bir seviyedeydi. Öğrenciler şenlikte sahne alan sanatçıların şarkılarına eşlik ederken arkadaşlarıyla da hoşça vakit geçiriyorlar. Yıllar sonra bile akla gelince tebessümle hatırlanan hatıralar biriktiriliyor. Bahar şenlikleri bütün bir eğitim yılının yorgunluğu ve tatil öncesi arkadaşlarla güzel bir vedalaşmaya imkân sağlıyor. Mezun olacak öğrenciler içinse daha bir anlamlı oluyor.
Öğrencilik dönemimizde belki hayatımız boyunca canlı bir şekilde dinleyemeyeceğimiz sanatçıları bahar şenlikleri sayesinde görme fırsatı bulmuştuk. Arkadaşlarla mart ayından itibaren bu yıl şenliğe kimler gelecek diye tahmin yürütür, mayıs ayı gelip de şenlik programı belli olunca sevdiğimiz sanatçılara göre bir plan yapardık. Bizim okuduğumuz dönemde Selçuk Üniversitesi’nin şenliğine gelen sanatçılar, kimi özel üniversitelerle yarışacak düzeydeydi. Teoman, MFÖ, Kenan Doğulu, Müslüm Gürses, Yalın, Sertap Erener, Nil Karaibrahimgil, Athena, Şebnem Ferah, Funda Arar gibi sayabileceğimiz onlarca sanatçıyı dinleme imkânı bulmuştuk. Geriye dönüp baktığımızda öğrenciliğimizin en güzel günleriydi şenlikler.
Selçuk Üniversitesi’nde uzun yıllar kesintisiz bir şekilde devam eden bahar şenlikleri, 2013 yılında Hatay’daki patlama ve 2014’de ise Soma’daki maden faciası nedeniyle yapılmamıştı. Geçen yıl ise kaldığı yerden devam etmişti. Bence bu yılda dozu ayarlanarak yapılmalıydı. Eğer eğlenilmesine karşıysak bu mantığa göre o zaman mezuniyet törenleri de iptal edilmeli. Çünkü mezun olan sınıfların büyük çoğunluğu törenin ardından organize ettikleri balolarda gönüllerince eğlenmeye devam ediyorlar.
Bahar şenlikleri konusunda kendimizi kandırmadan, kendimizle çelişkiye düşmeden belli bir seviye tutturarak organizasyonlar yapmak mümkün. Hamasi nutuk atıp, meseleyi farklı bir boyuta çekmek yerine şairden ilhamla, efendiler kıymayın öğrencilere, bahar şenliklerinde de eğlenebilsinler diyorum(!)