*Tarım fuarı bitti, ramazan geldi. 3.Bir yol yok diye bitirdiğim yazıya devam ediyorum. Kendimizi karşıdaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakmamız, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlamanın, hissetmenin ayındayız. Hayatın getirdiği olumsuzlukların en önemlisi insanların bireyselleşmesi, daha kötüsü ise bencilleşmesi. Bu bireyselleşme kalabalık toplumlarda kendini daha net bir şekilde gösteriyor. İpek böceğinin kozasına çekilmesi gibi insanlar da kendi kabuklarında, hayatlarını idame ettirmeye başladılar. İçine kapanma süreci, insanın fıtratında olan diğerkâmlık, sevgi ve merhamet gibi duyguların yerini bencilliğe ve pragmatist düşünmeye yöneltti. Gelişen teknoloji sayesinde iletişim kolay ve hızlı hale geldi. Teknolojik gelişimler iletişime olumlu yansımış gibi görünse de bireylerin yabancılaşmasına, yalnızlaşmasına ve birbirlerinden uzaklaşmasına neden oldu. Bu toplumlarda, anksiyete, depresyon ve obsesyon gibi psikolojik hastalıklar artış göstermektedir.
** Sempati, empatiden öte hisleri anlamak değil yanında olmaktır. Maraş depreminde nasıl bir dayanışmamız oldu tüm dünya gördü. Devamında gelen sel afetiyle birlikte duygudaşlık yeterli olmadı. Sempati önde oldu. Empatik yaklaşımla ilişkili ibadetlerden oruç, tan yerinin ağarması ile başlayıp, güneşin batmasına kadar süren ve bu süre zarfında yemek ve diğer insanı ihtiyaçlardan uzak durmaktır. Orucu empatik yaklaşımla değerlendirdiğimizde, oruç ayı olan Ramazan ayında, müslümanlar çevreyi korumakta, sıla-i rahimde ve ihtiyaç sahibi kişilere yardım da daha istekli davranılırlar. Bu davranışları sergilerken, iyilik yapmaya ve hayırseverliğe yönlendirmektedir. İnsanın bu ayda empatik duyguları yükselerek, gerçek manada fakir, yoksul ve aç müslümanlara yardım etmede daha da istekli olur. Orucu tutmakta zorlananlar için bir günlük yiyeceği kadar fidye yeterlidir.
*** Gelişmenin daha ötesi olan kalkınmanın temeli, insani problemleri kolaylıkla çözmek olduğu için uzun zamandır bahsettiğim yapay zekâlı nesneler insanların yerine geçmeye başladı. Bunu ne empati ne de sempati yaparak başardılar. Son 5 yıldaki gelişmeler önceki 5 yıllara göre çok hızlandı. Teknik olarak yapay zekâ terimi, belirli bir sorunu çözmek veya belirli bir hizmeti sağlamak için oluşturulmuş bir modeli ifade eder. ChatGPT gibi şeylere güç veren şey yapay zekâdır. Daha iyi sohbet yapmayı öğreniyor ama diğer görevleri öğrenemiyor. Aksine, yapay bir genel zekâ terimi, herhangi bir görevi veya konuyu öğrenebilen yazılımları ifade eder. Bilgisayar endüstrisinde onun nasıl olacağı ve hatta olup olamayacağı hakkında çok güçlü tartışmalar var. Sağlık ve eğitimde insanlığın yaptığı eksiklikleri yapay zekâ kapatıyor. Diploma çok önemli diye herkesin okuduğu bu dönemde, profesörler sıradan haldeler. Sağlık konusunda doktorların çoğu teşhis ve tedavi noktasında net değiller.
****Sonuç olarak; Yapay zekânın yeni sektörlerde de kullanımları ve teknolojiyi iyileştirmenin yolları üzerinde çalışan şirketlerde bir patlama oldu. Şirketler yapay zekâ için gereken muazzam miktarda işlem gücünü sağlayacak yeni çipler geliştiriyorlar. Bazı şirketler, enerji tüketimini azaltmak ve üretim maliyetini düşürmek için lazerler kullanıyorlar. Yenilikçi çipler, bugün yapmak zorunda olduğunuz gibi bulut yerine kendi cihazınızda bir yapay zekâ çalıştırmanıza izin verecek. Yapay zekânın öğrenmesini sağlayan algoritmalar daha iyi hale gelecek. Geliştiricilerin çalıştıkları alanları sınırlayarak ve onlara bu alanlara özgü çok sayıda eğitim verisi vererek yapay zekâları son derece doğru hale getirebilecekleri satış gibi belirli alanlar olacak. Bu olağanüstü yeni teknolojiden en iyi şekilde yararlanmak için hem risklere karşı önlem almamız hem de faydaları olabildiğince çok kişiye yaymamız gerekecek. Piyasa güçleri doğal olarak en yoksullara yardımcı olan yapay zekâ ürünleri ve hizmetleri üretmeyecek. Güvenilir finansman ve doğru politikalar ile devletler ve hayırseverler, yapay zekânın eşitsizliği azaltmak için kullanılmasını sağlayabilir. Dünyanın en büyük sorunlarına odaklanan en zeki insanlarına ihtiyacı olduğu gibi, bizim de dünyanın en iyi yapay zekâlarını en büyük sorunlarına odaklamamız gerekecek. Bunun olmasını beklemememiz gerekse de, yapay zekânın bir gün eşitsizliği belirleyip azaltmayacağını düşünmek ilginç. Eşitsizliği görmek için bir ahlak anlayışına sahip olmanız mı gerekiyor yoksa tamamen rasyonel bir yapay zekâ da bunu görür mü? Eşitsizliği fark ettiyse, bu konuda ne yapmamızı önerirdi?
Yapay zekânın başarabileceklerinin yalnızca başında olduğumuzu aklımızda tutmalıyız. Bugün sahip olduğu sınırlamalar ne olursa olsun, biz farkına varmadan gitmiş olacak. Bu yeni teknoloji, her yerde insanların yaşamlarını iyileştirmelerine yardımcı olabilir. Aynı zamanda, dünyanın, yapay zekânın herhangi bir olumsuz tarafının faydalarından çok daha ağır basması ve nerede yaşarsa yaşasın veya ne kadar parası olursa olsun herkesin bu avantajlardan yararlanabilmesi için yolun kurallarını oluşturması gerekiyor. Yapay zekâ, fırsatlar ve sorumluluklarla dolu.