“Gözümüzün gördüğü hiçbir şeyden korkmuyoruz.” Ancak içeride bizden gibi görünenlerle mücadele etmek çok da kolay olmuyor. Terör, ülkemizin ve insanımızın canını yakarken, bu belaya karşı açık tavır almayan siyasetçi ve siyasi partileri tarih affetmeyecektir.
Yedi seçim kaybetmiş olmasının bir önemi yokmuş gibi, alkış ve tezahüratlar altında grup toplantısında, “CHP'yi terör örgütleriyle irtibatlandıranlar alçaktır, şerefsizdir” diyeceksin; sonra “Tarafsız Bölgede” tarafını belli edip, “Biz hapiste hasta yatan PKK'lıya da gittik, DHKP-C'liye de gittik. Hiç ayrım yapmadık” diyeceksin.
Seni ve CHP’yi teröre destek vermekle suçlayanlara da utanmadan “alçak” ve “şerefsiz” diyeceksin. Yaptığın açıklama ile CHP’yi terör örgütleriyle irtibatlandıran sensin.
Şimdi kamuoyu haklı olarak merak ediyor “şerefsiz” kim?
Hendek, çukur ve bombalarla yıkılan vatan topraklarını teröristlerden kurtarmak için canı pahasına savaşan polis ve askerlerin yargılanmasını isteyen CHP terör destekçisi değil de nedir?
Güneydoğu’da sokaklara hendek kazıp, polise, askere, sivil halka kurşun sıkın teröristlere, “arkadaşlar” diye hitap eden sen, terör destekçisi değil de nesin?
Kılıçdaroğlu’nun itirafından önce yazdığım bir çok yazımda CHP ve Kılıçdaroğlu’nun terör destekçisi olduğunu savundum. O da ben ve benim gibi düşünenlere, “alçak” ve “şerefsiz” diye çemkirdi.
YPG ile ilgili “vatanlarını savunuyorlar” diyen Kemal mi şerefli?
Milletvekilleri terörist cenazelerine omuz veren CHP terör destekçisi olmuyor da, bunu yazan gazeteciler şerefsiz oluyor öyle mi?
“Böyle bir başkanlık sistemini bu ülkede kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz” diyerek, devlete, hükümete, yasalara meydan okuyup; “kan” çağrısı yapacaksın…
Bunu yazan gazeteciler “şerefsiz”, sen de “namuslu” olacaksın öyle mi? Yok öyle bir düzen…
Türkiye’nin kurucu partisi olmakla övünen CHP’yi, şehit cenazelerinden kovulacak hale getireceksin…
Sen masum, şehit yakını suçlu olacak öyle mi?
Bildiğiniz gibi, Kılıçdaroğlu’na terör örgütünün elebaşları tarafından peryodik olarak işbirliği çağrıları yapılır. Kendisi, bu çağrılara bir kez olsun çıkıp olumsuz cevap vermemiştir…
“Siz kimsiniz? Bana ve CHP’ye hangi cüretle böyle bir çağrı yaparsınız? CHP ve ben bir terör örgütü ile işbirliği yapmayız. Türkiye’nin birlik ve beraberliği, toprak bütünlüğü için size karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz” dememiştir…
Peki ne yapmıştır Kılıçdaroğlu?
Sanki terör örgütü ile aralarında görev dağılımı yapmış gibi hareket etmektedir. Parti yetkililerini terörün yakıp, yıktığı yerlere gönderip, “devlet katliam yapmıştır” açıklaması yaptırmıştır.
Teröristler, polis, asker ve sivilleri şehit ediyor…
Kılıçdaroğlu da cenazelerde en ön safta el bağlayıp, teröre karşı devletin yanından durmadığını unutarak şehit yakınlarının ellerini sıkıyor. Önünde uzanan şehide boş gözlerle ve yüreğinde hiçbir acı hissetmeden bakmaktadır.
Bu yetmiyormuş gibi peşine taktığı militanlarla, cami çıkışında şehit yakınlarını dövdürmektedir. Görev dağılımını görüyor musunuz? Terörist, polis ve askeri şehit edecek, Kılıçdaroğlu da cenaze namazında şehit yakınlarını dövdürecek…
Dayak atamadıklarını da, “bana boş mermi attı” diye basına ve devlet büyüklerine dövdürme kurnazlığı yapacak?
Şimdi siz söyleyin…
“Teröre destek verenler mi alçak ve şerefsiz”, “CHP ve Kılıçdaroğlu’nun teröre karşı duruşunu eleştirenler mi?” Toprağa verdiğimiz her şehidimiz, devlet, millet ve ümmet olarak varlığımızın birer mührü olacaktır. Şehitlerimizin bastığı bu mühür kıyamete kadar bu coğrafyada yaşayacaktır. Ancak bu terör eylemlerini yapanlar ve ona destek olanlar sadece lanetle anılacaklardır…
Son bir söz olsun…
Sayın Kılıçdaroğlu, şehit cenazeleri, Türkiye’ye, milletimize, birlik ve beraberliğimize meydan okuma yerleri değildir…