Şehir Unutmaz

Hakan Bahçeci
 
           Sen mi yaşadığın şehre aitsin, şehir mi senindir? Bu şehirde doğmuş olmak mı seni buralı yapar, şehir seni içine aldığında mı? Gidince özlediğin şehir dönünce sevinecektir. Sanma sadece insanoğlu bir şehri büyütür ve geliştirir aksine elimizden tutup büyüten şehirdir. Şehir inşa eder, ihya eder gerekirse imha eder, ifşa eder. Şehir yaşar, nefes alır, acıkır, susar ve hareket eder.
            Ne çabuk tüketiyoruz sahip olduğumuz zenginlikleri ve aslında bize ait olmayan şeyleri tükettiğimizin farkına varamıyoruz. Harcamak ne kolayımıza geliyor değil mi? Hele benden gitmiyorsa harcadığım şey dönüp bakmıyorum bile. Dönüp bakmadıklarım arasında “şehir” hiç anılmıyor bile oysa. Şehrin var olduğunu ve bizatihi benimle birlikte nefes aldığını neden bilmiyormuş gibi yapıyorum?
            Şehir unutmaz, unutmuyor… Şehir tarihini unutmuyor mesela. Şu an üzerinde durduğun yerde dün kimler vardı, hangi komutan ayakbastı, hangi dua edildi unutmuyor. Şehir kendini imar, inşa ve ihya edeni unutmuyor.
            Şehir; sokaklarında, yollarında, mevsiminde yürüyen çocukları ve onların babalarını unutmuyor. Kaldırımında yatan evsizi unutmadığı gibi mükellef sofra davetlerini de unutmuyor. Bir sokak kedisinden mesul olduğunu da biliyor, göç edip gelenin derdini de çekiyor. Şehir vefalı şehir cefalı ama asla aciz ve kimsesiz değil.
“Hayır, olmaz” demiyor şehir. İsyan edip, karşı gelmiyor. Mevsimiyle oynayana, ağacına balta vurana, daldaki bülbülüne sapan sıkana ses edemiyor. Bağrında yaşattığı tarihi yok etmek isteyenlere dur diyemiyor.  Susuyor ve lal olup kalıyor. Hoş ve makbul gördüğünden değil, sapanı tutan da bu şehrin evladıdır diyor ama unutmuyor şehir. Gün bekliyor, zaman kolluyor ve vakti gelince kendini bırakıp kapılarını açıyor bir fethe…
Şehir üzerinde böbürlenip yürüyeni unutmuyor. Bu şehir benimdir diyene mal, mülk olmuyor. Şehir emanettir diye bakmayanlara gülüp geçiyor. Şehir kendini emanet ettiklerinden emin olmadığı zaman ayağa kalkıyor. Şehri yaşatmayanlar şehirde yaşamak için yüz bulamıyor.
Affetmiyor şehir. Kendine yapılan ihaneti, vefasızlığı, pervasızlığı affetmiyor. Hele kendine karşı umursamaz olanı hiç çekemiyor. Şehir mümbit, şehir zengin, şehir kadirşinas… Şehre gülersen seni güldürüyor, ağlarsan seninle ağlıyor. Sen ne isen öyle oluyor şehir. Yüksek bir tepeden bakınca gördüğün şehir, senin suretinin yansıması oysa…
Emek verdiğin zaman şehre, seninle birlikte yoruluyor seninle birlikte ter döküyor. Hürmetin şehrinle birlikte yâd oluyor. Şehir; yaşatır yeninden çoğaltır. Bir yaşam üslubu, bir söyleyiş usulü, bir dilin söylenişi, bir şarkının var oluşu… Kendi şarkısını söylemeyeni unutmuyor şehir.
Kendi tarihine, kendi kültürüne kendi mazisine sahip çıkmayanları cezalandırıyor şehir. Verdiği imkânları, sahip olduğu değerleri değerince idrak edemeyenleri affetmiyor.