28 Şubat Türkiye’miz için yılın önemini gölgede bırakan ve tek başına bilinirliği en fazla olan gündür. Gün 28 Şubat ise, içinde bulunulan yılın 1997 olması ile 2014 olması arasında bir fark yoktur.
Bu 28 Şubat’ta Hakan Albayrak Konya’da idi ve Mevlana Kültür Merkezi’nde Türkiye’nin küresel dengeler içindeki yerini paylaştı katılımcılarla.
Ferâset sahibi insanların sözlerinin lezzeti bir başka oluyor ve yetişebildiklerimin tamamını not etmeye çalıştım ajandama.
Bugünkü yazımız, bu lezzete sofra olsun istedim. Soframızı alıntılarla donatalım efendim.
“1970’li yıllarda Müslümanların tek kahramanı vardı”
Konuşmasın bütününde Türkiye’nin küresel denge içindeki yerini hayatından kesitlerle aktaran Hakan Albayrak, 1974’te Almanya’da olduğunu ve bir gün sabahın erken saatlerinde babasının televizyon seyretmeye hazırlandığını söyledi. Kendisinin de televizyonun başına geçtiğini söyleyen Hakan Albayrak sözlerine şöyle devam etti: “1974 yılı Müslümanlar için önemli bir yıl ve o dönemler Müslümanların kahramanının sadece Muhammed Ali’den ibaret olduğu dönemler. Ağır sıklet boks şampiyonluğu maçında Foreman ile karşılaşacak. Bütün Müslümanlar Muhammed Ali’nin destekçisi. Muhammed Ali de bunun farkında ve rakibine diyor ki: “Dostum, sen de siyahsın, ben de siyahım ama ben seni yeneceğim. Çünkü ben yenilirsem Muhammed ve Ali yenilecek. Buna müsaade edemem.” Ben de maçı seyrettim ve Muhammed Ali maçı kazandı. Sam amca, onun yenilmesini çok istiyordu ama Allah fırsat vermedi.”
“Tayyip Erdoğan bir kahramandır”
1970’li yıllarda tek kahramanımızın Muhammed Ali olduğunu söyleyen Albayrak bugün daha iyi durumda olduğumuzu söyledi.“Bugün durum öyle değil. Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu, Hakan Fidan hepsi birer kahramandır benim gözümde. Bugün daha güçlüyüz. Bu insanlar, 1992-1995 yılları arasındaki Boşnak soykırımında yurtlarından edilen insanları, verdikleri krediler ile geri döndürüyorlar. Üstelik bunu yasal bir zemin içinde Sırp hükümetinin izni ile yapmaktalar. Bu çok büyük bir siyasettir. Boşnaklara düşük faizli krediler veriliyor topraklarını geri almaları için. Bu paralar uzun vadede geri alınacak ya da hibe sayılıp geri alınmayacak belki de. Büyük devlet olmanın gereği budur.”
“Ahmet Hocam, bu Ramazan bana dış gezi yazma!”
Hakan Albayrak Somali’den bahsetti konuşmasında ve çok önemli bir olayı nakletti katılımcılara. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan o Ramazan ayında dış gezi yazmamasını isteyen Başbakan bakın ne yapmış: “Ahmet Hocam, bana bu Ramazan dış gezi yazma” diyen Başbakana, Ahmet Davutoğlu, “ben de aynı şeyi düşünüyorum Sayın Başbakanım” diyerek cevap verir. Başbakanın kızlarından biri televizyonda seyrettiği kuraklık ve açlık görüntüsü karşısında karar alınır ve Başbakan bütün ailesini de yanına alarak o Ramazan Somali’ye uçar. Somali’ye giden ilk başbakandır. Bana sorsalar, kesinlikle böyle bir geziye müsaade etmez ve gidilmemesi gerektiğini söylerdim. Ama Başbakan üç uçakla Somali’ye gitti. Yanında ailesi ve devlet erkânı. Somali şokta, Cibuti şokta. Beyaz adam yardım için o topraklara hiç gitmemişti.”
“Sizler iyi insanlarsınız”
“Bir gün Ankara’dayız ve bir ortamda kara derili bir arkadaş gördüm ve gittim boynuna sarıldım.O kişinin Somalili bir yetkili olduğunu öğrendim. Bana, “Bizim işlerimizi sizden birilerine vermek istiyoruz. Ben internetten araştırdım. Sizin atanız Osmanlı, dünyanın yarısını yönetmiş ama yönettiği yerlerden çekilirken oralarda derin devlet, fitne-fesat bırakmamış. Sizler iyi insanlarsınız ” dedi. Bu bizim için çok büyük bir kazanımdır.
“MİT’i savunacağım hiç aklıma gelmezdi” diyen Hakan Albayrak’ın konuşmasından notlarımızı ve kendisine ilettiğimiz talebimizi aktarmaya devam edeceğiz İnşaallah.