Son günlerde beraberce tecrübe ettiğimiz gelişmeler, seçmenin Ak Parti ve liderine güvenmeye devam ettiğini açıkça gösteriyor. Bunun bir sonucu olarak da, muhalefete güvenmediğini, inanmadığını söyleyebiliriz. Toplumun ekonomi, siyaset, sosyal hayat ve kültürel değerler açısından en önemli güven kaynağı olarak Ak Parti’yi değerlendirildiğini görüyoruz.
Konuyu açıklamak isterim. En küçük olumlu bir gelişmeyle umudu artan insanların, siyasetle alakası olmayan bir mevzuda bile hükümet lehine değerlendirme yapması bunun bir göstergesidir.
Hafta sonu bolca kar yağdı. İklim değişikliği, yer altı ve üstü suların hızla tükenmesi gibi haberlerle kafası karışan toplum, kar yağışını bile Ak Parti’ye bağlamaya meyilli. 1994 yılında İstanbul BŞB olduğu zaman Tayyip Erdoğan’a ‘yukarıyla arası iyi, yağışla desteklendi’ diyebilenler değil bu kez olumlu değerlendirme yapanlar. Aksine, yıllardır Ak Parti’ye oy vermiş, onsuz bir siyasetin ya eksik kalacağını ya da sürdürülemeyeceğini düşünen seçmen kitlesi bunu yapıyor.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı tarafından geçtiğimiz Pazartesi günkü Kabine toplantısı sonrasında açıklanan Yeni Ekonomi Paket ve Politikası da çok destek gördü. Her ne kadar döviz ve altın olması gerektiği noktaya tam olarak inmese de yüzde 40’ları bulan düşüşler ve ilerlemenin durdurulması toplumda son derece olumlu tepkiyle karşılandı.
Millet uzun zamandır beklediği gelişmenin hayat bulmasından çok memnun oldu. Beklenen müdahalenin gerçekleştiğini gördü.
Bu müdahalenin siyasi arenaya ve bürokratik sisteme yönelik beklentileri kamçıladığını da ifade etmemiz gerekiyor. Ak Parti seçmeni uzunca süredir Cumhurbaşkanı’nın müdahalesini bekliyor. Yanlış yapan, beklenen performansı sergileyemeyen, parti siyaset ve ideolojisine uygun olmayan iş ve işlem içinde olanlara karşı bir beklenti içinde.
Cumhurbaşkanı birkaç kelle alsa, beklentilerin altında iş üreten ya da partiye yakışmayanı harcasa millet rahatlayacak. Yeni dönemde her şeyi ülke liderinden bekleyen bu bakış açısı toplumda oldukça yaygın. Doğrusuyla, yanlışıyla değerlendirme bu yönde.
Öte yandan, muhalefetin aceleciliği, ekonomik toparlanma karşısındaki negatif tutumu, ekranlara yansıyan dövizdeki ilerlemenin durdurulması karşısında yüzleri asılan tipler hep Ak Parti’nin işine yarıyor. TÜSİAD’a verilen cevap sadece onlara değil: Muhalefete ve milletiyle beraber hareket etmeyen tüm kesimlere.
Bu derneği ziyaret etme derdine düşen parti lideri mi ararsınız, yoksa başkanına talimat verenleri mi? Bir TÜSİAD seviciliktir aldı başını gidiyor.
Oysa o tür yapılar siyaseten riskli kurumlardır. Çünkü onlar kendilerinden başkasını düşünmezler. Milletin yanında yer almazlar: 28 Şubat’ta, Cumhuriyet Mitinglerinde, Gezi Parti Kalkışmasında ve 17-25 Aralık dönemlerinde gördük.
Milletin çocuklar gibi mutlu olması, yıllardır destek olduğu partinin etkili politikalar geliştirebilmesi, hala bir umut kaynağı olarak değerlendirilmesi kayda değer bir durum.
‘Ortalığı toparladı, erken seçime de gider artık’ dedikleri parti öyle bir tercihte bulunmayacağını açıkladı. Sonuç almanın uzunca zaman alacağı görülen yeni ekonomi politikasının somut netice üretmesi beklenecek.
‘Ekonomide OHAL’, ‘mevduata el koyma’ ve ‘küçük işletmelerle, çalışanlar mağdur edilecek’ söylemleri birer birer boşa çıkarıldı.
Asgari ücretle başlayan, çalışanlara yönelik ödemelere ve sosyal yardımlara ulaşan iyileştirmeler milleti rahatlattı.
Pozitif beklenti oluştu. Güven tam da bu: ‘Pozitif beklentilerden kaynaklanan ruh hali’. Toplum Ak Parti ve liderine karşı olumlu beklenti içinde. Psikolojisi düzeldi.
Öte yandan, olumlu gelişmelerden memnun olmayanlara karşı bir tavır da belirliyor. Bu kadar yıllık birikimlerinin heba olmasını kabullenemiyor. 2023’e giden yolda olumlu gelişmelerin artarak devam etmesini istiyor.