Selçuk Üniversitesi’nde seçim zamanı…
Üniversite, 4 yıl boyunca kendisini yönetecek rektörü seçmek için sandık başına gidiyor.
Selçuk Üniversitesi’nin bir önceki seçimi oldukça sancılı geçmişti. Uzlaşma arayışlarının sonuç vermediği adaylık sürecinde, yarışı önde bitiren mevcut rektör, bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından atanmıştı.
Adaylık sürecinin başlamasıyla birlikte yeniden uzlaşma çabaları gündeme geldi. Ancak herhangi bir mutabakat sağlanamadı. Selçuk Üniversitesi iki ana akım adayla seçime gidiyor.
Sonucu bende merakla bekliyorum.
Peki, yeni seçilecek rektörün önünde hangi temel sorunlar olacak? Bu yazımla biraz bu konu üzerinde kafa yormak istedim.
Yeni Rektör’ün en önemli sorunu kadro meselesi olacak.
Bilmeyenler için sistemi kısaca anlatalım.
Üniversite ihtiyaç duyduğu kadroyu YÖK’ten talep ediyor. YÖK bu kadrolardan uygun gördüklerini o üniversiteye vererek üniversitenin ihtiyaç duyduğu kadroları tahsis etmiş oluyor.
17 ve 25 Aralık darbe girişimlerinden sonra YÖK kadro konusunda ince eleyip sık dokumaya başladı.
Bu durumun bir örneği Selçuk Üniversitesi’nde yaşanıyor. YÖK uzunca bir süredir Selçuk Üniversitesi’ne kadro tahsisi yapmıyor.
Kısacası Profesörlük ve doçentlik bekleyen onca insanın beklentilerinin karşılanması, yeni rektörün önündeki en önemli icraat olacak gibi görünüyor.
Bu çerçeveden bakınca yeni seçilecek rektörün YÖK’le ilişkilerinin ön plana çıkacağı bir dönem yaşayacakmışız gibi geliyor bana.
Bir başka önemli konu Rektörlük binasının kampüse taşınması.
Selçuk Üniversitesi ikiye bölündükten sonra şehir merkezinde bir unsuru kalmadı.
Buna rağmen rektörlük binasının şehir merkezinde bulunması, kampüsle bağının zayıflaması ve bürokrasinin yeterince hızlı işlememesi anlamına geliyor.
Rektörlük binasının hızla kampüse taşınması yeni rektörün önemli görevlerinden biri olacak.
Tabi bütün bunlar bütçeyle direkt ilgili.
Özellikle merkezi hükümetin Selçuk Üniversitesi’ne ayıracağı yatırım bütçesinin istenilen düzeye çıkartılması yine yeni rektörden beklentiler arasında.
Selçuk Üniversite’sinin kabuğunu kırarak yerel bir üniversite olmaktan sıyrılıp, uluslararası bir üne kavuşması gerekiyor.
Böylesi bir sıçrayış gerek ekonomik dengeler, gerekse akademik çalışmalarla mümkün olabiliyor.
Şayet akademisyenlerin sorunları çözülürse ve ekonomik anlamda Selçuk Üniversitesi’ne ekstra bir katkı sağlanırsa, ben yerel görünümlü üniversitenin kısa zaman sonra uluslararası platforma taşınmış bir üniversite olabileceğini düşünüyorum.
Son olarak arazi meseleleri var.
Kamuoyuna yansıdı mı bilmiyorum?
Başsavcılık Selçuk Üniversitesi’nin arazi devrine ilişkin bir soruşturma açtı.
YÖK resmi bir yazıyla Üniversite’nin bu davaya müdahil olmasını istedi.
Selçuk Üniversitesi’nin mevcut durumu düşünüldüğünde verilen arazilerin geri alınması dahil, paralel yapının üzerine gidilmesi gibi bir beklentide olacak yeni seçilecek rektörden.
Bu açıdan değerlendirilince mevcut yapıyla ünsiyet bağı kurmamış bir adaya yönelecektir akademisyenler yorumu da mevcut kamuoyunda.
Tabi benim üzerinde durduğum bu sorunlar akademisyenler tarafından da sorgulanıyor ve üzerinde uzun uzun tartışmalar yapılıyor.
Oy verecekleri isim belirlerken üniversiteye kimin nasıl bir katkı sağlayacağı sürekli değerlendiriliyor.
Netice itibariyle kamuoyunca yakından takip edilen Selçuk Üniversitesi Rektör adayı belirleme seçimlerinin demokratik sonuçlarının üniversite ve şehrimiz açısından faydalı olmasını diliyorum ben…