Seçim Ve baraj

Ömer İnal

Son günlerde,  yaklaşan genel seçimler gündemin baş sıralarında yer alıyor… Siyasi partilerin seçim çalışmalarına start vermesiyle birlikte hararetli tartışmalar ve değişik hesaplarda bir o kadar yoğun yapılıyor…

Son dönemde yaşanılanları sadece kendi bağlamında değerlendirmek, olayın özünü yakalamaktan uzak olacağı için yanlış olur…

CHP’nin genel merkezine mescit açması, eski müftü nezaretinde toplu umre seferleri yapması, ‘’sağ’’ bilinen isimleri transfer etmesi muhafazakâr kesime şirin gözüküp oy verilebilecek alternatif bir parti olmak adına yapılan hamlelerdir… Cumhuriyeti kurmakla övünen parti,  bu icraatlarıyla bir şekilde kendiyle yüzleşmek istiyor olabilir mi?

Diyarbakır’da kahvehanede halkla buluşma seremonileri, halka kucaklaşma adına kaçak sigara satan bir kişiye: ‘’Hiç korkma kaçaksa kaçak. Sigara satmaya devam et kardeşim. Ben senin arkandayım’’ sözlerinin sarf edilmesi de tek partili dönemdeki asimilasyon ve ret politikalarının aksine, halkı kucaklayan bir görüntü adına yapılmış izlenimi verirken, bu konudaki samimiyetin karşılığını seçimler belirleyecektir…

Son günlerde sıkça dile getirilen %10’luk seçim barajı meselesinde de Anayasa Mahkemesi’nin vereceği karar bekleniyor…  Bazı çevreler oldukça heyecanlı zira  ‘’Hadi Haşim Abi’’ diye alkış tutarak köşelerinde ‘’kurtar bizi şu antidemokratik uygulamadan’’ diyenler antidemokratik yollara bel bağlamış durumdalar… 

Bazı kesimler bu konuyu kendilerine öylesine dert edinmişler ki, onlara göre %10’luk barajla seçime gidilir ve HDP baraj altında kalırsa 6-7 Ekim olaylarından çok beter olaylar yaşanacağını ve sonuç olarak kantonların söz konusu olup bölünmeye dahi gideceğinden bahisle felaket senaryoları yazmışlar… Amaçları bu Amerikan tarzı gerilim senaryosuyla bu felaketin yaşanmaması için Anayasa Mahkemesine barajı kaldır, kanunlara aykırı diye düşünme, bu kararla ülkeyi kurtaracaksın mesajı vermek olmalı…

Lakin bu mesaj yazılırken öylesine ayarlı yazılmış ki kim okursa kendine yazılmış sanır… Eğer ‘’Haşim Abi’’ dışında HDP’liler okursa onlarda buradan gereken mesajı alacaklardır, tıpkı tavşana kaç tazıya tut meselesi gibi… Yani Kürt tarafına, seçim barajına takılmanız durumunda ‘’hakkınızı arayın’’ diye mesaj veriliyor…

Bununla da kalsa iyi aslında, yazılarının devamında HDP’nin TBMM’i dışında kalması durumunda seçimlerin meşru olmayacağını, Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi dışlayacağını filan söylüyor…

Tüm bunları okuyunca bir seçim barajının nelere kadir olduğunu düşünüp, şimdiye dek sağladığı istikrara mı sevinsek yoksa böylesi ‘’felaket bombasıyla’’ bunca zaman yaşayıp da kazara patlamadan bugünlere geldiğimize mi dua etsek akıl edemiyor insan…

Anayasa Mahkemesi’nin %10’luk seçim barajı yasasını, bireysel başvuruyla iptal etmesi mevzuat açısından pek mümkün gözükmüyor… Daha önce seçim barajı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınmış ve buradan çıkan kararda : ’’%10’luk seçim barajı aşırı bir orandır fakat seçim sistemleri ülkelerin egemenlik haklarıdır,%10 seçim barajı, insan hakları ihlali sayılmaz.’’ Diyor Ayrıca 1995 yılında Anayasa Mahkemesine  %10’luk seçim başvurusu yapılmış; ‘’temsilde adalet, yönetimde istikrar’’ ilkesine aykırı bulunmayarak iptal kararı vermemiştir… Tüm bu doneler seçim barajının iptal edilmesinin (367 garabeti gibi olmazsa) çok düşük bir ihtimal olacağını gösteriyor… Şubat ayında görevi sona erecek ‘’Haşim Abi’’nin böyle vehim bir kararla jübile yapacağı düşünmeyi kehanet olarak değerlendirmek gerekir…

Böyle bir ortamda %10’luk seçim barajıyla genel seçimlere girilmesi kuvvetle muhtemel iken, felaket senaryolarının, seçim barajının kaldırılmasına yönelik ‘’Haşim Abi’’ye yapılan psikolojik baskıdan çok, baraja takılması beklenen HDP’ye, hedef gösterip akıl verme ve yaşanacak olaylara şimdiden zemin hazırlama gayretleri olarak değerlendirmek daha mantıkla izah edilebilir hal alıyor… 

Selametle…