SEÇİM BEYANNAMESİ

Prof. Dr. Önder Kutlu

Yapılacak erken seçimde partilerin siyaseten alacağı konum çok daha önemli hale geldi. 7 Haziran seçimlerinin hem partiler hem de seçmen açısından ciddiye alındığını söylemek biraz zor. Partiler önemsemiş gibi görünseler de aslında o kadar önemsemediler. Seçmen de aynı şekilde.

Ama konjonktür yeni bir tablo ortaya koydu. Seçmene ve tabii ki partilere yeni bir şans tanıdı. Bugün önceki dönemi ‘kaza etme’ zamanı. O dönemde yapıl(a)mayanlar, yapılmak isten(mey)enler bugün farklı şekilde kurgulanabilecek.

Partiler bir önceki dönemde sarfı nazar ettikleri görüşlerinden, yapmak istedikleri halde yapmadıklarından dolayı yeni dönemde artı puan alma ihtimaline bile sahip olacaklar. Yeni bir durum var yani.

Haziran seçimlerinde her partinin duruşu farklıydı. Farklılık belli ölçüde siyasi örgütlerin ideolojik konumlarından kaynaklansa da daha çok diğer partilerin duruşlarına bağlıydı aslında. Biri bir şey söylediği zaman, diğerine muhalefet etme, karşı durma rolü düşmüştü. Bir başka ifadeyle çatışma kültürü mevzubahis.

Bugün bütün bu yaklaşımları terk etme günü. Herkes ‘kendisi’ olur, doğru olduğunu düşündüğü politikaları savunursa, vatandaş daha sağlıklı tercih imkânına kavuşabilir.

Türkiye’nin yapması gereken şey tam da bu: Herkes kendisi olsun, yapacağını söylesin, yapmayacağını savunmasın.

Temel meselelerimiz ortada: Terör, ekonomik sorunlar ve sosyal tartışmalarda herkes farklı düşünüyor olabilir. Ama partilerin pozisyonlarını net bir şekilde bilemediğimiz için seçmen olarak oy kabinine girdiğimiz zaman kafamız karışabiliyor.

Birinci öncelikle mesele ilk önce, tali meseleler de daha sonra ele alınmak suretiyle duruşlar netleştirilmelidir.

Hainler çıldırdı. Kudurdu. Ama memleketin her tarafına şehit cenazeleri gelmeye devam ederken, hiç kimsenin fantezi yapma lüksü bulunmuyor.

Partilerimiz hakikaten terör konusunda ne düşünüyorlar? Nasıl çözülecek bu bela? Güvenlik kuvvetlerine ve devlet mekanizmasına kim ne katkı sağlayabilir?

Bugün çözüm zamanı: Terör ve teröristlere haddi bildirilmelidir. İç Güvenlik Yasasında mevcut bulunan ama kullanılmayan yetkiler neden kullanılmıyor? Yüzünü kapatarak, güvenlik güçlerine molotof atan hainler aynıyla muamele görmelidir.

Ekonomi kaynaklı sorunlar ayrı bir yara. Asgari ücret ve emekli maaşları asgari bir hayat standardı sunamıyor. İnsanlar açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyorlar. Bunun standardı olmaz.

Bu vasatta ‘bütçe disiplinini bozmayalım’ yaklaşımı hem gerçekçi hem de kabul edilebilir değil. Ekonomi kaynaklı huzursuzluk kaynakları bertaraf edilmeden diğer sorunlara sıra gelmeyecektir. Bu konuda somut adım beklentisi mevcut.

Memurlarla bugün yürütülmekte olan Toplu Görüşmelerde takılıp, kaldıkları detaylar ve kamu tarafının tavrını anlamak mümkün değil. Kimin ekonomik kaynaklarını kimden sakınıyorsunuz? Mahkeme kadıya mülk değil. Yarın başkaları o koltuklarda oturabilirler.

Memurların durumundan daha vahimi, emeklilerde. O yaşa gelmiş ve ilave gelir getirici faaliyette bulunma imkânı bulunmayan insanlar sadece devletten gelecek maaşa bel bağlamış durumundalar.

Ayrıca, kamu yatırımları açısından da benzer bir durum söz konusu. Devlet başlayan yatırımlarını tamamlama ve mümkünse kaynaklar ölçüsünde yeni yatırımları programa alma suretiyle hem piyasalara güven vermeli, hem de kamu hizmetinin daha iyi bir şekilde sunulması için gerekli ortamı hazırlamalıdır.

Kamuoyu olarak somut, ulaşılabilir, gerçekçi, toplumun hassasiyetlerini karşılayacak yeni seçim beyannameleri beklediğimizi ifade edelim.

Hangi parayla, hangi hizmetleri sunacaklarını kamuoyuna deklare eden parti(ler) seçimde daha avantajlı olacaklar.

Buna yoğunlaştık artık. Sadece terörün arkasına sığınarak beyanname de hazırlanamaz. Neyi, nasıl, kimler eliyle ve hangi kaynaklarla gerçekleştireceğini açıklayabilen ve somut adımları sıralayanlara geçit var.

Bütün bunlar kuşatıcı bir söylem üretebilen partilere bağlı.