SAYIN BAŞBAKANIMIZA…

Doç. Dr. Ömer Akdağ

Saygıdeğer Başbakanım,

Türkiye sadece bu ülkede yaşayanların ümidi değildir. Bildiğiniz gibi; Türkiye, kurucu unsur ve kültür bakımından Türk tarihinin en büyük devleti olan Osmanlı’nın devamıdır. Bu yönüyle Türkiye, Türk dünyasının ve İslam dünyasının ümididir. Devleti ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye, kadim tarihi ve halkının temel değerleriyle bütünleştikçe sadece ülkemiz için değil aynı zamanda civar ülkelerde yegâne ümit olmaktadır. Bu durum, her akl-ı selim vatandaşımızı memnun ettiği gibi bizi de memnun etmektedir.

Büyük devlet olmanın ve köklü bir tarihe sahip olmanın vecibelerinden birisinin yüksek sorumluluk sahibi olmak olduğunun bilincinde olduğunuz malumumuzdur. Bildiğiniz gibi yakın tarihte İttihatçıların son derece isabetsiz bir kararıyla Osmanlı Devleti dünya savaşına girmiş ve bu savaş sonunda bugünkü sınırlarımıza kadar çekilmek zorunda kalmışızdır. Günümüzde de benzeri savaş tamtamlarının bazı çevrelerce gündeme getirilmesi talihsizliktir ve son Türk yurdunun ikinci bir Sevr projesine tahammülü yoktur. İttihatçıları hatırlatan bu savaş çığlıklarını gündeme taşıyan çevreleri milletimizin sorumluluk mevkiine getirmeyeceği yönündeki kanaatimiz tamdır. Son karar milletimizindir. İrade-i milliye esastır.

Bildiğiniz gibi; dünya savaşından sonra gönlü bizimle olan fakat kaderin bir cilvesi olarak sınırlarımızın dışında kalan topraklarda milyonlarca soydaşımız ve dindaşımız vardır. Aynı kıbleyi döndüğümüz ve aynı inancı paylaştığımız milyonlarca dindaş ve soydaşlarımıza gönlümüzü, soframızı ve evlerimizi açıyoruz ve açmaya devam edeceğiz. Bu hususta ortaya koyduğunuz sevgi, barış ve kardeşlik orijinli politikanız sadece Türkiye için değil Türk dünyası ve İslam dünyası için son üç yüz yıllık bir hasrete cevap teşkil etmesi bakımından kayda değerdir.

Malumunuz olduğu üzere; Osmanlı yönetimi altında yüzlerce yıl güven ve huzur içinde yaşamış ülkelerden birisi Lübnan’dır. Lübnan’da Osmanlı döneminden kalan mümtaz hatıralarımız vardır. Dehasını bütün dünyanın kabul ettiği Hakan-Halife Sultan II. Abdulhamid Han’ın inşa ettirdiği eserlerin bir kısmı halen Lübnan’da mevcudiyetini sürdürmektedir. Bu eserlerin restore edilmesi ve gerekirse aslına uygun şekilde yeniden inşa ettirilmesi hususunda Türkiye’den beklenti yüksektir. TAKDİR EDERSİNİZ Kİ, KÖKLERİYLE BULUŞMAKTA OLAN TÜRKİYE’NİN BU BEKLENTİYE CEVAP VERMEMESİ DÜŞÜNÜLEMEZ.

            Hudutlarımızın dışında kalan ve gönlü bizimle olan mümtaz dostlarımızdan birisi değerli araştırmacı Prof Dr. Halid Tadmori’dir.  Saygıdeğer akademisyen ve Osmanlı hayranı Sayın Prof. Dr. Halid Tadmori bir mimardır ve Lübnan’da Osmanlı eserlerinin envanterini çıkarmaktadır. Sık sık Türkiye’ye gelen değerli akademisyen Prof Dr. Halid Tadmori, Lübnan’daki Türk eserlerini ihtiva eden resim sergilerini koordine etmektedir. 

            Saygıdeğer Prof. Dr. Tadmori’nin 3 Mart 2015 akşamı telefonla bize uzun açıklamalarda bulunduğu bir husus vardır. Trablusşam’da Sultan Abdulhamid Han’ın inşa ettirdiği vilayet binasının restore edilmesi hususunda sizlerden talepleri vardır.

Sayın Başbakanım;

Lübnan’da Osmanlı eserlerinin muhafazası hususunda canhıraş gayret gösteren, Osmanlı dostu ve değerli bilim adamı Prof Dr. Halid Tadmori’nin mektubu ekte takdim edilmiştir.

Alakalarınızı bekler en kalbî hürmetlerimizi sunarız.

 

            MEKTUP…..

Konu: Lübnan Trablusşam’da Osmanlı Eserlerinin Yıkımının Durdurulması ve Yıkılan Osmanlı Sarayının Bir Kültür ve Kongre Merkezi Olarak Yeniden İnşa Edilmesi Temennisi Hakkında.

1882 yılında rahmetli Sultan II. Abdülhamid Trablusşam şehrine yeni bir şehir merkezinin kurulmasına karar verdi. Kararın ardından yeni meydan düzenlemesine ve bu meydanın etrafında hükümet binaların ve ilk mekteplerin inşa edilmesine başlandı. Böylece şehrin ilk Hükümet konağı, belediye binası, PTT binası, karakol, Osmanlı Bankası, tiyatro, Rüşdiye Mektebi, Sultaniye Mektebi, Hamidiye Saat Kulesi inşa edilmiş oldu. 1968 senesinde Lübnan Hükümeti Osmanlı Hükümet Konağı’nın sebepsizce yıkılmasına karar verdi ve yıkım gerçekleşti. Ardından zikrettiğimiz diğer Osmanlı resmi binaları teker teker yıkıldı ve yerine kötü beton binalar yapıldı.

2006’da, Belediye Meclis üyesi olduğum Trablus Belediyesi, önerimiz üzerine bu meydana Sultan Abdülhamid ismini verdi, ortasında yükselen Hamidiye Saat Kulesi TİKA’nın desteğiyle restore edip Osmanlı Tuğralarını yeniledi ve Fatih Belediyesi’yle kardeşlik protokolü imzalayarak meydanda büyük bir tören gerçekleştirdik. Abdülhamid isimli meydanımızın dünyada ilk olması Lübnan’daki Ermenileri kızdırdı, Cumhurbaşkanlığımıza itirazlarını bildirdiler ve törenimizi bozmak üzere tehditler savurmaktan geri durmadılar. Ama bizler, arkamızda Osmanlı tarihiyle iftihar eden Trablusşam halkı kararımızı savunduk ve meydanın yeni ismini Türkiye’den davet ettiğimiz üst düzey heyetle Lübnan Türk elçisinin katılımıyla ilan ettik.

2009 yılında Lübnan Eğitim Bakanlığı Suudi Arabistan’dan gelen bir hibe üzerine Trablus Sultaniye Mektebini yıkmaya ve yerine büyük bir okul binasının inşa edilmesine karar verdi. Bizler yine halkımız desteğiyle bu yıkıma karşı harekete geçtik. Tam O sırada Türkiye Dışişleri Bakanı sayın Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu Beyefendi Lübnan’a resmi ziyarette bulundular ve Trablus’u ziyaret ettiler. Ziyaret esnasında Sultaniye Mektebi’nin yıkılmaması için kendilerinden girişimde bulunmalarını rica ettik. Zatıâlileri sağ olsunlar geri kalmadan Eğitim Bakanlığımıza binanın Türkiye Cumhuriyeti tarafından restore edilmesi, bir ulusal Eğitim Müzesine çevrilmesi ve yapılması istenilen yeni okulun başka bir yerde yapılmasına yönelik bir öneride bulunduklarını öğrendik. Bakan hanım (O zaman Sn. Bahiye Hariri) kendilerine tekliflerini incelemeye söz verdiğini öğrendik. Ama ne yazık ki bundan tam bir hafta sonra Sultaniye Mektebi’nin yıkımına başlandı ve böylece bir kez daha kıymetli bir Osmanlı eserimizi kaybetmiş olduk.

Bugün ise, ülkemizde büyük imar projeleri üstlenen ve Lübnan Başbakanlığı’na bağlı olan İmar ve Kalkınma Meclisi (CDR) 1968 yılında yıkılan Osmanlı Hükümet Konağı’nın boş kalan arazisi altında 3  katlı bir otoparkın inşa edilmesine karar verdi. Şehrin kalbini oluşturan böyle önemli bir mevkiinin trafiğe kapatılmasının yanısıra buraya şehrimize daha faydalı bir projenin yapılması öngörülmektedir. Trablus halkımız Osmanlı Konağı’nın sadece ve sadece bir Osmanlı simgesi olduğundan yıkma olayının hala üzüntüsü içerisindedirler. Halkımız meydana 2006’da Hamidiye ismini verince bu güzel sarayın bir daha inşa edilmesine yönelik ümitlerini ve taleplerini hem belediyemize hem de şehir yetkililerine ilettiler. Trablus halkımız tarihiyle barışık ve Türkiye’ye vefalıdır, belediyemiz ise bugüne kadar Türkiye’den beş büyük belediyeyle kardeşlik antlaşması imzaladı. Bunlar Bursa, Konya ve Gaziantep Büyükşehir Belediyeleri ve Fatih ve Keçiören ilçe belediyeleridir.

Sayın Cumhurbaşkanımız, biraz uzattığımızı biliyoruz, affınıza sığınıyoruz. Yalnız makamınıza Türk, Memluk ve Osmanlı tarihiyle övünen şehrimizde 50 yıldan bu yana ortak tarihi abidelerimizin kasten nasıl yıkıldığına ve halen yıkılmaya devam edildiğine dikkatlerinizi bir kez daha çekmek istedik. Halkımız adına, Trablusşam Belediyesi ve Lübnan Türk Derneği olarak yakında yapılacak bu otopark projesini derhal durdurulması için sizlerden yardım talep ediyoruz. Bu otopark projesi yerine yıkılan Osmanlı Konağı’nın günün iç mimarisiyle yeniden inşa edilmesini temenni ediyoruz. Vefalı Trablusşam halkına Türkiye Cumhuriyeti tarafından hayat boyu unutulmayacak ve tarihe geçecek büyük bir hizmet olarak şehir müzesini ve tiyatrosunu içerecek asırlık bir kültür ve kongre merkezinin inşa edilmesini ve şehrimize hediye edilmesini sonsuz şükranlarımızla temenni ve talep ediyoruz. Bu temennimizi de Lübnan Hükümetine arz edilmesini rica ediyoruz. Ayrıca konuyla alakalı benzer bir yazının Sayın Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu beyefendiye 24 Aralık 2014 tarihinde İstanbul’da elden teslim edildiğini belirtmek isteriz.

 

                                                                       Saygılarımla,

Halid Tadmori

Prof. Dr. Mimar