11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Çankaya Köşkünde bir dizi veda toplantıları yapıyor. İnsanları davet ediyor ve mutlaka her toplantıda da açıklamalar yapıyor ve böylece de gündemde biraz daha fazla konuşulmuş oluyor.
E hakkıdır, yapsın, toplasın insanların geleceğe dair Türkiye’de etkili olacağının mesajı mahiyetinde açıklamalar yapsın kimse bir şey demez.
Zaten bundan sonra İnşa Allah kimin siyasette etkili olacağını millet belirleyecek, millete kendisini sevdirir, siyasette etkili olur bunları da bilemeyiz.
Bizim yadırgadığımız ve bir anlam veremediğimiz Sayın Abdullah Gül’ün açıklamalarının tuhaflaşır mahiyette olmasıdır.
Kendince “bizim cenaha” kızıyor, suçluyor, AK Partiyi, Türkiye’nin Lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı, Konyamızın ağabeyi, Başbakan namzedimiz Ahmet Davutoğlu’nu üzecek şekilde açıklamaların yapıyor.
Biz fitne peşinde değiliz, olmayız da Allah’ın izni ile ama herkes bilmelidir yanlışa yanlış deriz, birilerine hoş görünmek için eğilip bükülmeyiz…
Şunu da biliriz 28 Ağustosta mazbatasını alarak Cumhurbaşkanımız olacak olan ülkemizin lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da, İnşa Allah bu süreçte 29 Ağustos Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın görevlendirmesiyle görevi devralacak olan Ahmet Davutoğlu da ülkemiz için çok önemli değerlerdir. Milletin makûs talihini değiştirecek insanlardır. Onun için de Recep Tayyip Erdoğan’a, Ahmet Davutoğlu’na düşman olana biz de düşman oluruz, Rabbimizden başka kimseden korkmadan bunu yaparız.
Normal de biz Abdullah Gül’ü de severiz ama şu sıralar, bizim kabul edemediğimiz Sayın Abdullah Gül’ün ne yazık ki altbeninde başka siyasi hesaplar var, görüntüsü vermesidir.
Olabilir, siyasi hesabı vardır, yaparda, yapsın da ama hem bizlere, AK Parti tabanına sizinleyim, davama ihanet etmedim, demek, hem de resepsiyonlarda hükümetçilik oynamak, Fehmi Koru gibi tiplerle gündem belirlemeye çalışmak, izahı olabilecek bir şey mi?
Fehmi Koru geçen gün enteresan bir yazı yazmış, şöyle diyor; “Dışarıdan bakıldığında görünen ne: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün AK Parti tarafından Meclis’ten geçirilmiş yasaların büyük çoğunluğunu -neredeyse hepsini onayladığı... Hiçbir yasayı iptali için Anayasa Mahkemesi’ne sevk etmediği...
“Noter gibi” eleştirilerine maruz kalmadı mı bu yüzden?
Kendisi zaman zaman anlatmaya çalışsa bile pek dikkate alınmayan gerçek ise görünenden farklı: Özellikle toplumsal, siyasal ve ekonomik dengeleri bozacağına şahsen inandığı noktalarda devreye girdi Cumhurbaşkanı Gül ve kimini teklif haline getirilmesini engelleyerek kimini ise yasalaşma süreci içerisinde değişmesini sağlayarak müdahalelerde bulundu.
Yeni dönemde geçmişte müdahalelere maruz kalmış konuların yeniden gündeme gelmesini bekleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Gül’ün izin vermeyeceği düşünülerek girişimde bulunulmamış ekonomiyi, siyaseti ve sosyal hayatı etkileyecek başka konular varsa, onların da...”
Evet, bir taraftan AK Parti’deyim diyeceksin, bir taraftan AK Partinin lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı, onun belirlediği Ahmet Davutoğlu’nu ezeceksin, bir taraftan ise “ben Cumhuriyetin bekçisiydim” diye sağa sola mesaj vereceksin…
Sayın Abdullah Gül, CHP’nin, MHP’nin, Ulusalcıların, kökten laiklerin, Derin Devletin, Statükonun temsilciliğini mi yapmıştır? Çankaya’da Recep Tayyip Erdoğan’ın yapmak istediklerini mi engellemiştir?
Ne demek istemektedir Fehmi Koru, Recep Tayyip Erdoğan neyi yanlış yapar da Sayın Abdullah Gül neyi doğrultmuştur?
Bu yanlış bir bakış açısıdır, bu ve bunun gibi onlarca çıkış Abdullah Gül’ü, yıllarca kendisine destek verdiğimiz, sevdiğimiz Abdullah Gül’ü sevilmeyen, hırslı ve içten pazarlıklı, güvenilmeyen bir insan konumuna getirmektedir.
Ayrıca Sayın Abdullah Gül’ün Sayın Ahmet Davutoğlu ile ilgili söyledikleri de doğru değildir, Türkiye’de siyasete Sayın Ahmet Davutoğlu’nu Abdullah Gül kazandırmamıştır.
Abdullah Gül’ü de, Sayın Ahmet Davutoğlu’nu da siyasete merhum Necmettin Erbakan kazandırmıştı. Bizler Ahmet Davutoğlu’nu yıllardır tanırız, ben Konya’da 1995 yılıydı sanırım, yapılan bir eğitim kongresinde tanımıştım.
Aynı şekilde Türkiye de Ahmet Davutoğlu’nu Stratejik Derinlik kitabı ve öncesinde yazmış olduğu mükemmel kitaplarla tanımıştı.
1990 yılında, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladığı yıllarda tanıyorduk biz Ahmet Davutoğlu’nu.
Çünkü Ahmet Davutoğlu bu milletin umut bağladığı ve özenle büyüttüğü, yetiştirdiği bir değerdi ve herkes de, dostta, düşmanda bilmelidir, kesinlikle Abdullah Gül’ün marifeti değildir, Ahmet Davutoğlu…
Hey babam hey, sizler siyasetçilik oynarken bu millet Ahmet Davutoğlu gibi bir yiğidin fikirleri ile kendine güvenmeyi öğreniyordu. Recep Tayyip Erdoğan’ı bu milletin neden sevdiğini anlayamayan, Ahmet Davutoğlu’nu bu milletin neden sevdiğini anlayamayan, hala siyasetçilik oyunu oynandığını zannedenler, konuştukça, yazdıkça sadece onları seven gönülleri incitiyorlar, bunu göremiyorlar mı?
Ve AK Parti MYK öncesi Çankaya’da ki bir toplantıda Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ezer gibi açıklama yapmakta Abdullah Gül’e yakışmamıştır. Bu çizgide kalırsa Sayın Abdullah Gül’ün yanında kim olur bilmem ama bilsin bu millet olmaz.
Sayın Abdullah Gül, biz “kardeşim” ifadesi ile ülkemize Cumhurbaşkanı yapılmış birisine bu tür bir çıkışı yakıştıramıyoruz, kendisine sufle yapanlardan ve Sayın Abdullah Gül’ü uçuruma sürükleyenlerden umarız kendilerini kurtarırlar ve daha önceki yıllarda olduğu gibi milletle birlikte samimi bir şekilde yol alırlar.