Hükümetin iyi niyetli bir adımı daha tam anlamıyla atılamadan suiistimal edildi. Bunun böyle olacağı geçmiş örneklerden belliyken neden böyle bir adımın atıldığını mı sormalıyız yoksa her seferinde üvey evlat muamelesi gördüğümüzü mü bilemiyorum. Anlayamayanlar için hükümetin orta gelirlilere yönelik yeni başlattığı konut kampanyasından bahsediyorum. Dağın fare doğuracağı zaten belliydi. Artmayı bırakıp bir süredir sabit giden, hatta üzerindeki köpük rakamların az da olsa döküldüğü ev fiyatları bilmem kaçıncı kez uçmaya başladı. Bu sefer nerede durur bilinmez.
Hükümet TOKİ projesinin ardından orta gelirlilere yönelik düşük faizli bir konut kampanyası başlattı. İlk önce sadece sıfır evler için olacağı söylenen projeye ikinci el evlerde dahil ediliyor. Detaylar kısa sürede belli olacakmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha açıklama yaparken ev fiyatları artmaya başladı. Burada elbette suç sadece hükümette değil. Ev sahiplerinin, emlakçıların büyük bir kısmında Allah korkusu, ahlâk yok. Günübirlik vurgun peşindeler. Bir yandan kendileri fiyatları şişirirken diğer yandan ise piyasadaki pahalılıktan şikâyet ederler. Çok değil iki sene 300-400 bin lira edecek evi iki milyona satmaya çalışırlar ama ayçiçeği yağı tekrar 40 lira olsun derler(!)
Bakanlık dersine bu sefer daha çok çalışmış. Her önüne gelen ev alamayacak. Çeşitli kriterler var. Lakin işin içine gençler sokuldu mu ortada hiçbir kriter kalmıyor. Detaylar yazıyı yazdığımız anda tam belli değildi. İnşallah genç kategorisinde başvuru yapacaklar için SGK şartı kampanya ilan edilmeden, 2022 yılı içerisinde ve en az bir yıl düzenli prim ödenmesi şeklinde olur. Emin olun Bakan Kurum’un açıklamasının ardından koşup çoluk çocuğuna SGK girişi yaptıran aileler olmuştur. SGK’nın sisteminde son bir haftalık yeni girişler bakmak yeterli olur. Devletin bir kanun çıkarır, bu tarz bir kampanya yaparken kriteri toplumun en ahlâksız insanlarının davranışlarını göz önünde bulundurmak olmalı. Kanuna, projeye en art niyetli yaklaşım nasıl olur hesap edilmeli. Diğer türlü aynı şeyleri konuşup dururuz. Bir gün market fiyatlarından diğer gün ev ve otomobil… Değişen bir şey olmaz.
Maalesef son iki yılda sabit gelirler bir anda 90’ların, 80’lerin şartlarına geri döndü. Hükümet maaşları istediği kadar artırsın aradaki makas kapanmıyor. Bugün memur, işçi, ya da asgari ücretle çalışan fark etmez bu piyasa şartlarında yatırım yapma şansı kalmadı. Günü kurtarıyorsa haline şükredecek. Karıkoca çalışmak artık sıradan bir şey haline geldi. Karıkoca memur olanlardan bahsetmiyorum. Asgari ücretle çalışan kocasına destek olmak için artık kadınlarda kendilerine göre asgari ücretli bir işe başlıyor. Modernleşiyoruz sizin anlayacağınız(!) Evdeki çoluk çocuğun hâli, aile değerleri falan hak getire. Bir yandan buna zemin hazırlayıp diğer yandan da şikâyet edebiliyoruz. Ondan sonra nüfus artış hızının azalmasından yakınılıyor. Üç, dört çocuğu falan geçtim bu kafayla gidersek bundan beş, on yıl sonra iki çocuk bile fazla görülecek. Kalkınmanın elbette bir bedeli olacak…
Bu yeni konut kampanyasından ancak karıkoca memur olanlar, ev sahibi olmalarına rağmen çocukları üzerinden yatırım yapmak isteyenler ev sahibi olabilir. Diğer türlü faiz belasını göze alsa bile tek maaşla geçinmeye çalışan birinin ev sahibi olması hayal, TOKİ başvurularına devam. Hükümetimiz sürekli alternatif konut projeleri geliştiriyor ama faizsiz bir proje yok. Gelir durumu TOKİ projelerine başvuru şartının üzerinde olan lakin sırf faize bulaşmamak için konut kredisi çekmek istemeyen milyonlarca insan var. Nedense her seferinde görmezden geliniyorlar. Kamu bankaları üzerinden bilmem ne evim projelerinin bir benzeri yapılabilir. Yahut altın ya da belli bir döviz üzerinden vatandaş borçlandırılıp ev sahibi olabilir. Fakat bu nedense hiç gündeme getirilmiyor. Bizim burada yazıp çizmelerimiz de davulcu yellenmesi misali duyulmuyor…
Hükümet fırsatçılara göz açtırmasın, gerçekten ihtiyaç sahipleri ev sahibi olsun falan diyeceğiz ama görünen köy kılavuz istemez. İki sene önce 400 bin olan evlerin iki milyona nasıl çıktığına şaşırırken, birkaç ay sonra iki milyonluk evler nasıl oldu da iki buçuk, üç milyon oldu diye şaşırırız değişen bir şey olmaz.