Bir Dünya Kupası daha sona erdi. Kim ne derse desin futbol tüm dünyanın en çok ilgisini çeken spor ve bu sporun en büyük organizasyonlarının başında da dünya kupaları gelmektedir. Futbolun artık endüstrileştiği ve spor olmaktan çıktığı ifade edilmiştir. Ki haklılık payı yüksektir, ama yine de futbolun endüstrileşmeye direnen, amatör ruhunu taşıyan tarafları futbolu güzel ve popüler yapmaktadır.
2014 Dünya Kupası Brezilya’nın ev sahipliğinde yapıldı. Yine katılamadığımız bir dünya kupasını başka takımları tutarak seyrettik. Hiçbir maç için Türkiye’de hayat durmadı, hiçbir maç sonrası insanımız sokaklara dökülmedi. Ne kadar futbolu seversek sevelim Türkiye’nin katılmadığı bir organizasyondan alınacak keyif düşük oluyor. Bu keyifsizlik Dünya Kupası organizasyonu için de geçerli. Eğer Türkiye Dünya Kupasına gitmiş olsaydı ne sonuç alırdı, kaçıncı olurdu bilinmez ama Dünya Kupasına renk katacağı şüphesizdi.
Futbol için; Futbol 90 dakika süren ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur ifadeleri kullanılmaktadır. Eh bu dünya kupası bu sözün haklılığını ortaya koymuştur. Almanlar niye kazanır? Simon Kuper’in Futbol’un Şifleri kitabında okuduğum bir bölüm bunu açıklar. 2006 dünya kupasında Almanya ve Arjantin eşleştiği ve penaltılarla yine Almanların kazandığı maçla ilgili olarak Kuper şöyle der. Alman kaleci Lehmann her penaltı öncesi çorabından bir kağıt çıkarır ve bakarmış. İlerleyen penaltılarda Arjantinli oyuncular kalecinin bir şeyler yaptığını fark etmişler ancak ne olduğunu anlamamışlar. Yine de bu durum kendileri üzerinde bir baskı yaratmış ve penaltıların sonunda gülen taraf Almanlar olmuş. Kalecinin çorabından çıkardığı kağıtta Arjantinli penaltıcıların penaltı atışlarına dair veriler bulunmaktaymış. Riquelme sola atar, Crespo gerilirse sert sağa, gerilmezse plase sola atar, gibi. Ve Alman kaleci Lehmann hiçbir penaltı atışında ters köşeye atlamamış. Daha sonra öğrenildiği üzere Alman Futbol takımı binlerce oyuncu ile ilgili buna benzer veriler hazırlamakta ve ona göre oyun planları yapmaktadır. Bir oyunu bile bu kadar ciddiye alarak disiplinli bir şekilde çalışan Almanların kupayı kazanmasına şaşmamak gerek.
Almanların bu durumu, Türkiye gibi futbol aşığı 75 milyonluk ve görece fakir bir ülkeden neden Mesut Özil çıkmadığı buna karşılık Almanya’daki 3 milyon Türk arasından Almanların Mesutları bulduğu, çıkardığı, yetiştirdiği ve dahi sonunda Mesutların Alman milli takımını tercih etmesini de açıklamaktadır.
Türkiye 2023 hedeflerine koşarken futbolda da adından söz ettiren, kendi ekolünü kurmaya çalışan bir ülke olması dileğiyle.