SKY’den her geçen gün yeni bir kitap çıkmaya devam ediyor. Son çıkan kitaplardan biri de şehrimizin kıymetli şair ve yazarlarından Salih Sedat Ersöz’ün Tarih ve Medeniyet Yolculuğu – Şair Sultanlar adlı eseriydi. Ersöz bu kitabında tarihimize, medeniyetimize bir yolculuğa çıkarıyor okurlarını. Ardından da Osmanlı’nın şair sultanlarını hatırlatıyor ve şiirlerinden örnekler veriyor. Özellikle gençlerimizin okuması gereken bu hacmi küçük ama içeriği dolu olan kitabın evde çocuğu olan bütün ailelerin kütüphanesinde mutlaka bulunması gerekli diye düşünüyorum.
Kitabın takdim yazısını Aydınlar Ocağı başkanı Mustafa Güçlü ve yine şehrimizin kıymetli şair ve yazarlarından Tayyar Yıldırım birlikte yazmışlar. Takdim yazısının girişinde kitabımızın yazarı Salih Sedat Ersöz’den şöyle söz edilmiş: “Salih Sedat Ersöz, yazma konusunda babası Veyis Ersöz’ün yolunu izleyerek sanki hem onun gizli vasiyetini yerine getiriyor hem de edebiyat, tarih ve siyaset alanında birçok eser vererek gelecek neslin ufkunu genişletici çalışmalara imza atıyor. “Tarih-Medeniyet Yolculuğu ve Şair Sultanlar” isimli bu eser, sanırım kendisinin yazıp yayınladığı 11. eser oluyor. Her eseri, bir önceki eserinin üzerine daha fazla bilgi ve belge koyarak ilerlediğini gösteriyor. Bu bakımdan Salih Sedat Ersöz, takdir edilmesi gereken bir işe imza atıyor. Şimdiden temennimiz olsun ki bu eseri de inşallah geniş kitlelere ulaşır, okunur ve istifade edilir.” Ardından da eser hakkında kısaca şu şekilde bahsedilmiş: “Bu eser hem tarih hem İslamiyet ve hem de Osmanlı’daki şiir ve edebiyata verilen önem bakımından kronolojik bir şekilde tasnif edilmiş ve konular irdelenmeye çalışılmış. Ayrıca hemen her konunun fotoğrafı çekilmiş, çerçevesi çizilmiş, bitimlerinde ise bir şiirle, o konunun çerçevesine adeta kenar süsü eklenerek, okuyucunun gözüne ve gönüllerine hitap edilmiş.”
Kitabın önsözünde Ersöz, “İnsanımızın bilhassa gençlerimizin tarih ve medeniyetimizi unutmamaları ve yüreklerinde her daim bu kutlu izi taşımalarını temin etmek gayesi ile yayınlanan bu kitapta medeniyetimizin önemli hamlelerini özet olarak bulacaksınız. Böylece şanlı tarihimizi, ulvi medeniyetimizi ve bizi zirvede tutan zaferlerimizi öğrenmek ve hafızalarda tutmak daha da kolay hale gelmiş olacak. Medeniyetimizi yeniden hâkim kılmak yolunda yapılan çalışmalara katkı olarak gençlerimize yol gösterici mahiyette hazırladığım bu eserimin hayırlara, güzelliklere, yeni hamlelere ve zaferlere vesile olmasını diliyorum.” Kitabın yazılış gayesini bu şekilde belirtiyor.
Gerçekten de toplum olarak günümüzde bu ulvi kavramlardan uzaklaştığımızı ve batı kültürünün dominant yayılmacılığının fazlasıyla etkilendiğimizi görüyoruz. Oysa batının sloganlaştırdığı bütün insani kavramların bizim medeniyetimizde geniş açılımları mevcut. Örnek verecek olursak, insan sevgisi batıda bir slogandan öteye geçmezken, bizde yüz yıllarca yaşanan bir kavram olarak rahatlıkla görürüz. Bunları müşahede etmek için biraz tarih okumamız, biraz masallarımıza, destanlarımıza, şiirlerimize kulak vermemiz yeter aslında. İşte bu kitapta tam da bu kavramlar özet diyebileceğimiz şekilde yerini almış, bize bizi anlatmakta. Bir yönüyle de okuyucuyu başka kitaplara ve kaynaklara bakması için teşvik etmekte. Hem kitabın hem de konunun iyi anlatıldığını düşündüğüm Salih Sedat Ersöz’ün tamamı kitapta yer alan Ben Çanakkale’yim uzunca şiirinden bir bölümle yazımı sonlandırıyorum. Sevgiyle kalın.
BEN ÇANAKKALE’YİM
Ben Çanakkale’yim, ruhuyum onun,
İzini taşırım, vicdanıyım ben.
Geçilmezim asla, değişmez kanun,
Binlerce şehidin al kanıyım ben.
Vahşiler saldırdı tam on cepheden,
Bombalar patlıyor her bir veçheden,
Mehmetçik arındı bütün şüpheden,
Mazlum coğrafyanın kurbanıyım ben.
Tarihte görülmez eşi, benzeri,
Batının en büyük haçlı seferi,
Vatan davasıdır dönülmez geri,
Zorlu zaferlerin devranıyım ben.
Varsa onların en modern silahı,
İnandı Mehmetçik yârdı Allah’ı,
Biliyordu yurdun yakın felahı,
Vatan sevdasının romanıyım ben.
Bombalar altında tam on iki ay,
Vuruldu durmadan tüm ordu, alay,
İki yüz elli bin can dile kolay,
Giden o canların cananıyım ben.
Düştüler toprağa on beş yaşında,
Kimi hayalinde kimi düşünde,
Şehitler kanı var her bir taşımda,
Vuslata erenin hayranıyım ben.
Seyit Onbaşılar, Yahya Çavuşlar,
Bu kahramanlarla başlar doğuşlar,
Düze döner elbet bir gün yokuşlar,
Nice yiğitlerin hicranıyım ben.
Kilitbahir, Kirte, Seddülbahir’de,
Gizlide, açıkta, batın, zahirde,
Geçmişte, bugünde ve de ahirde,
Solan taze gülün figanıyım ben.