Son günlerde ülkemizin üzerinde bazı ekonomik operasyonlar yapılıyor.
Aslında bu savaş, Gezi Kalkışmasıyla başladı ve şuanda açıktan yürütülüyor.
ABD, elindeki dolar ve vergi sopasını tüm dünyanın kafasının üzerinde demoklesin kılıcı gibi sallandırarak istediklerini yaptırmaya çalışıyor.
15 Temmuz’da satılık hainlerin kanlı elleriyle bu milletin canına kasteden ABD, şimdi de bu milletin üç kuruşuna göz dikti.
Tankların önüne gözünü kırpmadan kendini atan bu milletin can korkusu olmadı ki dolar korkusu olsa.
Evet, belki zor günler geçirebiliriz. Ama asla onurumuzdan ödün veremeyiz.
Onursuzca yaşamaktansa açlıktan ölmek daha şerefli değil midir?
Milletimizin hayatında son 15 yılda çok şey değişti.
Lükse çok alıştık açıkçası.
Her evde iki-üç otomobil, ceplerde İphone telefon, gözlerde pahalı gözlük…
Şimdi biraz daha dikkatli adım atma vakti geldi.
Sadece devletimiz değil, biz de halk olarak bu ekonomik savaşa karşı elimizden geleni yapmak zorundayız.
Yerli ürünlerin tüketimine yönelmeliyiz.
Yastığın altında kimseye faydası olmadan yatan paraları güzel devletimizin zor zamanında kullanmayacağız da ne zaman kullanacağız?
Bu millet, yastığının altındaki üç kuruşunu da bozdurur gözünü kırpmadan.
Burada işin büyüğü, dev iş adamlarımıza düşüyor.
Onlar da ellerini taşın altına sokup, bu zor zamanlarda devletimizin, onurumuzun, bağımsızlığımızın yanında olmak zorundalar.
İnşallah bu zor günleri sağ salim atlatmayı başaracağız.
O feraset de, o basiret de bizim insanımızda var.
Bir de basiretsiz ve ferasetsiz olanlar var tabi.
Onlar bu ülkenin vatandaşı değil, onlar da Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşıyorlar.
Dolar yükseldi diye sağda solda sevinç çığlıkları atanlardan bahsediyorum.
Boşuna heveslenmeyin, bu milletin size yedireceği bir ülke ya da lider yok.
Avuçlarınızı yalayın.
Siz akledemiyor musunuz?
Bu gemi batarsa, hepimiz boğuluruz.
Biz gerekirse onurumuzla boğuluruz da, sizin o cesaretiniz yok ki.
İşte o zaman sizi ne ABD takar ne de batı ülkeleri…