Geriye dönüp memleketimin lider profiline bakıyorum. Geçmişten bugüne memleketimin seçilmişinden hatırladığımız ne var?
Çok derine girmeyelim. Türkiye ve lider denilince akla ilk, herhalde yaşadığı için olacak, Demirel gelir. Peki, Demirel hafızalarda hangi meziyetiyle yer etmiş dersek? Bir sürü madde sayabiliriz. Fakat bu yazıda mevzuumuz sahicilik ve ilke olduğu için bu taraklarda Demirel’in pek bezi olmadığını kolayca söyleyebilirim. Zira memleketimin siyasal profilleri arasında ilke ve gerçeklik namına en az payı sanırım kendisi almıştır.
Peki, yakın tarihin bir diğer aktörü Mesut Yılmaz?
Durum çok vahim. Birkaç cümle yazsak kesin adliyeliğiz.
Tansu Çiller desem?
Yaptığı gaflar dışında yine pek bir şey kalmamış hafızamda.
Ecevit?
Fakirlik edebiyatı derim. Edebiyat diyorum. Zira fakirlik sadece lafta vardı. Zira DSP hala serveti tüketemedi.
Şöyle bir düşünüyorum…
Başbakan Erdoğan’ı ne ayırıyor bu isimlerden?
Kıyaslama yapmak bile abes. Ama duygusal bir faktör arıyorum. Diğerlerini bir kenara bırakıyorum.
Sonra diyorum ki olsa olsa sahicilik.
Evet Başbakan sahici bir adam. Her şeyiyle. Duruşu, bakışı ve konuşmasıyla…
Mesela siz hiç, bir liderden hata ettik özeleştirisini dudunuz mu?
Ben hafızamı yokluyorum ama çıkartamadım.
Ama Başbakan Erdoğan çıkıp bunu itiraf edebiliyor.
- Seçimlerin 4 yılda bir yapılması konusunda hata ettik!
Bence başbakan bu yüzden seviliyor…
Annesinin vefatında Kur-an’ı eline alıp kendisi okurken de, gözyaşı dökerken de sahici; kendisine “sana oy yok” diyen adama vermezsen verme derken de…
Fakir sofrasına oturup yokluk içinde yapılmış yağsız tuzsuz yemeği balla kaymak yiyormuş gibi yerken de sahici; Peres’e ONE MİNNUTE derken de sahici, çocukları kucağına alıp severken de.
Başarısının sırrı biraz da buradan geliyor.
Sahici olması.
Yeri geldiğinde itiraf etmesi de onu güçlü yapan vasfı.
Başbakan sahici adam.
Beşeri özellikleri üzerinde taşıyıp ağlayabilmesi, gülebilmesi… İnsani özellikleri her haliyle yansıtması onu toplumdan uzaklaştırmıyor, içimizden birisi yapıyor.
Popülist davranmaktan kaçınıyor. Yapamayacağı şeyleri vaat etmiyor.
Seçime gidiyoruz diye herkese mavi boncuk dağıtmıyor.
Yeri geldiğinde;
- Olmaz kardeşim öyle bir şey yapamayız, diyor.
Alışılageldiğimiz politik tavırları yerle bir ediyor.
Başbakan sahici adam…
GENÇLERDEN SURİYE HAREKÂTI…
Konya; siyaset ve sivil toplum çalışmaları açısından çok zengin bir şehir. Bu neyin göstergesi? Bence vicdanın.
Konya sosyal sorumluluğu ve vicdanı hassasiyeti üst seviyede bir şehir. Paylaşmayı biliyor. Bunu yaparken de candan yapıyor. Riyasız yapıyor. Yalancıktan, dostlar alışverişte görsün diye değil.
Cumartesi günü Suriye’ye giden bir tır kıyafet yardımı bunun bir tezahürü.
Ak Parti Gençlik Kolları’nın organize edip, kadınların ördükler, topladıkları ve bağışladıklarıyla destekledikleri kampanya tır dolusuna ulaştı ve şu soğukta titreyen çocuklara umut oldu. Örnek davranışından dolayı gençlik kollarını ve bayanları kutluyorum.
SABRİ REİS…
Ekranların kült dizisi Leyla İle Mecnun’u zaman zaman bende seyrediyorum. Dizinin bölümlerinin birinde şöyle bir diyalog geçiyor.
- Madem uzaylılar yok diyorsun, Messi’yi nasıl açıklayacaksın? Hadi Messi’den geçtim. Sabri var.
Tespiti duyunca gülüyor tabi insan.
Bir hikaye geldi aklıma
İstanbul’un meşhur ayyaşlarından Bekri Efendi hep sarık ve cübbeyle gezermiş. Ayık gezdiği vuku olmayan Bekri Efendi bir gün Ayasofya Camii’nin önünden geçerken birisi kolundan tutup
- Aman hoca efendi cenaze musallada kaldı. Şu namazı kıldır da defediverelim cenazeyi.
Deyip cemaatin önüne atmış Kayıkçı Bekri’yi.
Ne yapıp ettiyse de kendisinin imam olduğuna inandıramayınca cemaate, çaresiz kıldırmış sarhoş kafayla cenazeyi. Fakat namazdan sonra eğilip mevtanın kulağına bir şeyler söylemiş. Cenaze sahibi merak edip sorunca ne söylediğini,
- Öbür tarafta sorarlarsa dünyada işler nasıl gidiyor diye, Kayıkçı Bekri Ayasofya’ya imam oldu de, onlar anlar, demiş.
Bu mevzu futbola bağlarsak, öyle derin analizlere gerek yok. “Sabri Drogba’yla Sneijder’e kaptan oldu de. Durumu özetlersin.
Sabri yetenekli futbolcu. Ceza sahası çizgisinden şut çekip köşe bayrağını vuran kaç futbol dehamız var ki?
Konuyu geçen hafta beni tebessüm ettiren bir twit mesajıyla bağlayalım.
“Sabri şut çektiğinde en güvenli yer kaledir…”