Konya, Sağlık Bakanlığı’nın hazırladığı risk haritasında kırmızı listedeki çok riskli iller arasında yer aldığı için kontrollü normalleşmeden faydalanamadı.
Geçen hafta çok umutluyduk aslında. Konya’nın, kabine toplantısına kadar kendine çeki düzen verip durumu kontrol altına almasını umuyorduk.
Fakat gelinen süreçte ne yazık ki başarılı olamadık. Kabine toplantısının ardından Bakan Koca’nın paylaştığı yeni verilerle daha da moralimiz bozuldu.
Konya’da vaka oranının düşmesini beklerken, tam tersine vaka oranında önemli derecede bir artış olduğunu gördük. Geçen haftaki verilerde Konya’nın vaka oranı 100 binde 101,95’ti, son verilerde ise bu oran 100 binde 119,23'e yükseldi. Bu oran, ilk hafta 100 binde 90,99 olmuştu.
Yani 3 haftalık süreçte Konya’nın vaka oranlarında istikrarlı bir yükseliş söz konusu.
Açıklanan veriler ve kabine kararlarının ardından sosyal medyada ve kamuoyunda pek çok farklı yorum okudum. Herkes kendine göre haklı. Öncelikle Konya’da vaka oranlarının neden arttığına değinerek, Sağlık Bakanlığı’na ve Konya İl Hıfzıssıhha Kurulu’na birkaç öneride bulunmak istiyorum.
Konya’da vaka artışının iki ayağı var aslında. Bunun ilk ayağını biz vatandaşlar oluşturuyoruz.
Özellikle hafta sonu kısıtlamalarında ve akşam kısıtlamalarında Konya’da kurallara uyulduğunu söylemek kolay değil. Eline vergi levhasının fotokopisini alan herkes sokağa çıkıyor.
Bu aralar sosyal medyada sıkça dolaşan ve Konya’da çekildiği bilinen bir video da bu durumu başka bir pencereden çok güzel özetliyor aslında.
Konyalı bir vatandaş elinde ekmek poşetiyle caddede yürüyor. Arkadaşını videoya alan vatandaş ise “Bir ekmek poşetiyle tüm dünyayı gezdin. Yeter artık gir eve” diye dalga geçiyor.
Durum tam da böyle aslında. Kuralları pek takmıyoruz…
Konya’daki vaka artışının ikinci ayağını ise bürokrasi oluşturuyor.
Konya’da Cumartesi ve Pazar günleri, hafta içinden daha fazla insan kalabalığını sokaklarda görüyorum. Hatta öyle ki, gazetemizin bulunduğu Ankara Caddesi’nde trafik sıkışıklığı olduğuna şahit oluyorum. Az ilerde polis çevirmesi olmasına rağmen hem de…
Bence denetimleri biraz daha sertleştirmemiz gerekiyor.
İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun daha keskin kararlar alması da şart! Gerekirse bölgesel olarak ilçe ilçe uzun süreli kısıtlamalar getirilebilir. Ben bu konuyu çok önemsiyorum.
Bakın size bir örnek vereyim.
Geçen haftaki verilerde Karaman çok yüksek riskli iller arasındaydı. Bunun üzerine, Karaman İl Hıfzıssıhha Kurulu’nca vakaların yüksek olduğu Ermenek'te 9 günlük kısıtlama kararı alındı. Pek çok köy ve mahalle kısıtlandı. Geldiğimiz noktada Karaman’da vaka oranları düştü ve yüksek riskli iller arasında artık Karaman’ı göremiyoruz…
O süreçte Konya ise Karaman’a göre daha rahattı aslında. Karaman’daki öngörü Konya’da olsaydı belki her şey çok daha farklı olabilirdi…
Öte yandan, vakaların hesaplanması ve kısıtlamaların karar süreciyle ilgili olarak bir düzenleme gerektiğini düşünüyorum.
Burada da Sağlık Bakanlığı’na bir önerim var.
İller için alınan yerinde karar süreci neden ilçeler için alınmıyor?
Şöyle ki, örneğin Seydişehir’de olan vaka yoğunluğu, neden Konya merkeze 200 kilometre uzaktaki Tuzlukçu’yu etkiliyor. Ya da Konya merkezde kurala uymayanlar yüzünden neden Karapınar’daki dönerci, lokantacı, çaycı mağdur oluyor.
Kaymakamlarımız ne iş yapıyor? Bu konuda Kaymakamlara sorumluluk verilse, ilçeler kısmi izole olsa, giriş çıkışlar HES kodu ve jandarma kontrolüyle olsa bu süreç daha güzel yürütülmez mi?
Bir şey daha var.
Normalleşme sürecinde, kilometrekareye düşen kişi sayısının da önemli olduğunu düşünüyorum.
Konya, yüzölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük ili. İstanbul'da metrekareye düşen insan sayısıyla Konya'daki aynı değil. İnsanlar İstanbul'da tek arazi üzerinde kırk daireli bir apartmanda yaşayabilirken Konya’da geniş arazilerde yaşıyor.
Bu nedenle bu risk haritasının aynı zamanda kilometre başına düşen insan sayısına göre belirlenmesi daha sağlıklı olurdu.
İnşallah bu ayrıntılar dikkate alınarak yeni bir düzenleme daha yapılır…
Çünkü bu süreçte esnaflarımız, çalışanlarımız, genç yaşlı toplumun her kesimi günlük hayatımızda pek çok olumsuzluklar yaşadık.
Özellikle esnafımızın yaşadığı sıkıntılar gerçekten içler acısı durumda. Neredeyse her gün bir esnaf abimizin sıkıntısını dinliyorum. Çok zor durumdalar.