Sağırlar Çarşısı

Ayşe Kıdır

Son zamanlarda yaşanan bazı üzücü durumları, savaşları, katliamları duymayan, görmeyen âmiyane tabirle ”bakan kör” bir toplum oluştu. Olup biten bu durumları tıpkı sosyal medyadan reels videoları izler gibi izleyip; birkaç saniye hayıflanıp; hemen ardından parmağının ucuyla keyfini kaçırmayan eğlenceli diğer videolara tıklayan, zihni dijital salata olmuş toplumun bir kesiminden bahsedebiliriz.

İnsanlar görmek istediğini görüp, duymak istediğini duyduğundan ötürü ne kadar çok bu vakaların ciddiyeti izah edilse de toplumsal duyarsızlaşma arttığı için; yeni nesile karşı âdeta sağırlar çarşısında gazel atmaya benzemektedir bu çaba…

Yaprak Dökümü’ndeki evi başına yıkılıp, ailesi dağılsa da “Aman tadımız kaçmasın Ali Rıza Bey” diyen Hayriye hanımın zihniyeti var günümüz insanında. Reşat Nuri’nin kitabındaki son gibi tatları fazlasıyla kaçmıştı oysa. Kıssadan hisse şunu ifade edebiliriz ki; bir şeyleri görmemek, onun yok olduğu anlamına gelmez. Son zamanlarda yaşananlara bakar mıyız? Filistin’de çocuklar açlıktan ölüyor, hastaneler bombalanıyor, vahşet adeta katliam var. Suriye içler acısı halde. Eşkiyalar etrafı sarmış açlık, iç karışıklık, savaş… Allah kimseyi devletsiz bırakmasın duası hep dilimdedir; ezcümle Batman’da bir komşuyla tanışmıştım. Suriye’de genç yaşta savaşta eşini kaybediyor Türkiye’ye gelip bir süre burada kalıp sonrasında tekrar Suriye’ye dönüyor. Döndüğünde yetimini (beş yaşındaki kız çocuğunu) eşkiyalar kaçırıyor, eşkiyalar bu zavallı kadından fidye istiyorlar. O yetim çocuk, bu süreçte çok hastalanıyor bir şekilde annesi kızını alıyor. Şuan bir kampta gıda yetersizliğiyle birlikte yaşam mücadelesi veriyorlar. Ben sadece bir örneğine şahidim ya yüz binlercesi… Göründüğünden çok daha fazlası yaşandığından hiç şüphemiz yok ne yazık ki. Buna üzülmek için aynı ırka mensup olmaya gerek yok insanız, mayamızda merhamet, vicdan var. Olmalı da.

Sadece dünyada yaşananlara değil; kendi toplumumuzda yaşananlara da sağırız… Bir mahallede yaşayan komşumuzun dahi aç mı tok mu, bir derdi sıkıntısı var mı yok mu bilemiyoruz bilsek de o kadar kendimize odaklıyız ki reelsler gibi anlık hayıflanma ile konuyu diğer bir gündelik olayla unutuyoruz. Geçtiğimiz ay İzmir’de 5 çocuk derin yoksulluk yüzünden yanarak hayatlarını kaybettiler. Komşuları o çocukların hep aç olduğunu arada onlara gıda yardımı yaptığını ifade etti. Tek o komşu değil, bütün mahalledeki yaşayan komşular fark etseydi ve yardımda bulunsalardı belki de bu acı hadise yaşanmayacaktı.

Vulgarize edilmeyecek kadar her şey çok net, sağır olduk insanîce; empati kurarak yaşayamıyoruz toplumun çoğu olarak. Ve bu sağırlaştığımız konular da gün gelir derinleşir, büyür yara olur. Bu yaralar nasırlaşmadan, insanlık özümüz geri plana itilmeden; yaşamda olan bitenin farkında olup, iyilik ve güzellik için elimizden geleni yapmamız gerektiğini düşünüyorum. İyinin, hakikatin, haklının tarafında; mazlumun tarafında olup sessiz kalmamak gerektiğini insanın mayasına has olduğunu biliyoruz. Sağırlardan zaten çok var biz ‘duyanlardan’ olalım. Sevgilerimle.