Allah’a şükürler olsun ki mübarek Ramazan ayına bir kez daha kavuştuk. Ramazan ayıyla birlikte iki senedir koronanın saçma sapan yasakları nedeniyle evlerde kılmaya çalıştığımız teravih namazını da yeniden camide, cemaatle kılmaya başladık. Gerek ülkemizin, gerekse de dünyanın insanı zorlayan, ilgilenene dertten başka bir şey vermeyen gündemini bir kenara bırakıp becerebildiğimiz kadar Ramazan’a odaklanalım.
İki yıldır şehirler arası yasaklar nedeniyle memleketimizden uzakta Ramazan ayını geçiriyorduk. Bu sene ise ilk teravih, sahur ve iftarda memleketimizde bulunabildik. İnşallah Kadir Gecesi ve bayramda da tekrar kavuşabiliriz. Yıllar sonra mahallemizin camisinde teravih namazı kıldık. Cami cemaatle doluydu. İnsanlar iki yıllık ayrılığın ardından hasretle camiyi doldurmuşlardı. Coşku, Ramazan’a kavuşmanın sevinci herkesin gözlerinden okunuyordu. 20 yılı aşkın süredir aynı mahallede oturmamıza rağmen cemaatte bir- iki kişinin dışında tanıdık bir yüz göremedik. Kentsel dönüşümün cilveleri. Müstakil evler yıkılıp, yerlerine büyük siteler yapılınca mahallenin yapısı değişmişti. Doğal olarak bu durum cemaate de yansıyor.
Zamlardan, ahlâksız fırsatçılardan falan bahsedip ne kendi, ne de sizin canınızı sıkmak istemiyorum. Yeni yıla girerken sözde indirim kampanyaları yapanlar Müslüman bir ülke olduğumuz için olsa gerek Ramazan ayında ayrı bir zam yapma telaşına giriyorlar(!) Herkes bütçesi ölçüsünde alışveriş yapar. Garibanlara ise belediyelerimiz başta olmak üzere çeşitli vakıflar ellerinden geldiğince destek olmaya çalışıyor. Yani demem o ki kimse aç kalmaz, her gün bal, baklava yiyemesek de Allah bir şekilde rızkımızı verir. Ramazan’ın mümkün olduğunca manevi atmosferinden yararlanırız. Çektiğimiz çilenin büyüklüğü ölçüsünce mükafatımız artar.
Yanlış anlaşılmasın fakirliği yüceltmek için edebiyat yapmıyorum. Bu kadar aç gözlünün, fırsatçının, ahlâksızın olduğu bir ortamda elimizden başkası gelmiyor. Çünkü biz iki günlük dünya menfaati uğruna onların düştüğü çukura düşmeyecek kadar şerefli insanlarız. Zam yapmak için bin türlü bahane bulunur. Artan üretim maliyetleri, enerji fiyatları say say bitmez. Peki zam yapmak için en ufak bir fırsatı kaçırmayanlar iş indirime gelince neden bu kadar korkak ve ahlâksız oluyorlar. Zarar etsinler demiyorum. Yılın sadece bir ayında kâr etmeden, maliyetine satış yapsalar insanlar nefes alır. Ellerinde yüzlerce muhasebecileri, hesap uzmanları var. İsteseler işin içinden bir şekilde çıkarlar.
Hadi ceplerinde akrep var. Para ile farklı bir ilişki kurmuşlar, hayatlarının anlamı daha fazla kazanmak olmuş. Bu kadar cömertliği hayal etmek bile fazla. Hiç olmadı sadece temel gıda maddelerinde maliyetine satış yapsınlar. Yapmazlar, yapamazlar çünkü bu dünyaya kendilerini kaptırmış durumdalar. İki yıldır salgın bahanesiyle çok büyük paralar kazandılar ama bir sınırları olmadığından, hadlerini bilmediklerinden daha fazla, daha fazla diyorlar. Emin olun ülke çapındaki zincir marketi de aynı sözde bizim yerel marketlerimizde. Sırf örnek vermek için yazıyorum. Aynı marka, aynı kiloya sahip helvanın fiyatında şehrimizin iki marketi arasında 15 lira fark var. 15 lira ucuza satan ne kadar kâr ediyor, pahalıya satan ne kadar, gerçek maliyet ne? Yarım saat dolaşıp daha onlarca örnek verilebilir.
Maliyetler artıyorken ben kendi kâr oranımdan ödün vermeyeyim demek ne Müslümana yakışır ne de Ramazan’ın ruhuna. Aynı yanlışa devletimiz de düşüyor. Doğalgaza yapılan son zam ortada. Devletten cesaret alanlar da bindirime devam ediyorlar çünkü önlerinde gösterebilecekleri bir referans var. İmam, cemaat ilişkisi… KDV indiriminin hikâye olduğunu geçen sefer görmüştük, yetmedi devamı geldi. Devlet bir yandan kendi bütçesini boşaltırken diğer taraftan marketlerin daha fazla semirmesine fırsat tanıyor. Her türlü kaybeden yine vatandaş oluyor.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Ramazanın bereketi, coşkusu bize yeter. Allah bizim azımızı çok eder. Çok şükür bazı market sahipleri ve sözde esnaflar gibi açgözlü değiliz. Yapabildikleri kadar zam yapsınlar. Nasıl olsa gün gelince hesabını verecekler. Hükümete, yetkililerimize ise ne diyelim bilmiyorum. Aynı yanlışta ısrar ederek doğruyu bulmaya çabalamaya devam etsinler…