Sabahattin Ali 1931-33 yılları arasında Konya'da yaşamıştır. Almanya dönüşü Aydın'da başlayan öğretmenlik mesleğine Konya'da kız ve erkek öğrencilerin birlikte eğitim yaptığı için öyle isim verilmiş karma ortaokulunda Almanca öğretmenliği yapmış, öğrencileri ile okul etkinliği olarak kamyonla Meram'da mesire yerlerine geziler yapmış, o günün öğretmen ve eşraf çevresi ile edebi ve fikri sohbetler yapmış, Konya Halk evinde kadın ve toplumdaki yeri üzerine konuşmalar yapmış ve Konya türkü baranaları ve oturaklarına katılmıştır. Konya Belediye bahçesi ve gazinosunda zaman zaman Muhsine hanımdan şarkılar dinlediği mektuplarında yer almaktadır. Yapılan bir ihbar ve şikayet üzerine Konya'da yargılanmış ve hapse girmiştir, hapis cezasının bir kısmını Sinop' ta tamamlamıştır.
Sabahattin Ali'nin hikâyelerinde Konya halkının gündelik yaşantısı, mahallelerin yapısı, sevinç ve hüzünleri ile müziği üzerine harika gözlemleri ile geçmişten bugüne yalın bir dille betimlemiş, arkadaşı ve Konya Lisesinde öğretmen Pertev Naili Boratav ile dostluğunu pekiştirmiş, Pertev Nail'i Boratav' ı askerlik yaparken Beyşehir' de ziyaret etmiş, doğrudan Konya günlerini ve insanlarını ele aldığı on üç hikâyesinde Konya insanı üzerinden derinliğine fikir ve kalem işçiliğinin örneklerini vermiştir.
Konya'da dost ortamında okuduğu iddia edilen şiir nedeniyle ismi erbabına malum kişilerce ihbar edilerek yargılanmış ve hapishaneye girmiş, 14 aylık cezasının dört ayını Konya'da geçirmiştir.
Konya'da gönül verdiği bir öğrencisine Ali Kocatepe'nin bestelediği ve Sezen Aksu yorumuyla bilinen "Çocuklar Gibi şiirini yazmıştır. Konya gazetelerinde roman ve hikayeleri günlük olarak yayınlanmıştır. Öz yaşam, gözlem ve betimleme içeren hikayelerinden kişisel çıkarım olarak tahminen Şemsi Tebrizi civarında ve G(K)üllük başı da denilen 19 Mayıs ilkokuluna yakın bir evde yaşadığı da Isınmak isimli hikayesinden anlaşılmaktadır.
Beş şiirden oluşan Hapishane şiirlerinden 1,2,3.cü kısımlarının Konya'da hapiste iken yazıldığı yorumları da bulunmaktadır. Şiir poetikası içinde farklı evrelerden geçen ve dramatik bir şekilde yok edilen, kabri meçhul edebiyatımızın temel yazarlarından fikir ve düşünce insanı merhum Sabahattin Ali'nin çeşitli evrelerden geçtiği dönemler bulunmaktadır. Bunlardan güzel bir örnek ise tasavvufi planda Abdülkadir Geylani' ye adadığı bir şiiri ve hapishane günlerinden bir fotoğrafı paylaşarak üzerime borç olan bir hemşehri teşekkürünü ithaf ediyorum. Yazarın Konya günleri, mevcut hikayeler, mektuplar, fotoğraf arşivleri üzerinden çalışılmalı, Konya insanının 1930'lu yıllarda doğrudan gözlemlerine yansıyan sosyoekonomik modellemesi üzerinde de durulmalı ve çalışılması gereklidir.
NEFES-1926 yılı
Abdülkadir Geylani Hazretlerine
Kalplere serptiği kıvılcımlardan
Bir ışık yanıyor ya Abdülkadir...
Gönüller zâtını bize aşk sunan
Bi ilâh tanıyor ya Abdülkadir...
Bilirsin gönlümün ne duyduğunu
Karşında tekrara hacet yok bunu
Benliğim önünde ululuğunu
Daima anıyor ya Abdülkadir..
Başımız önünde geliyor yere
Işıklar dağıttın sen gönüllere
Pak tarikatına giren bir kere
Seni nur sanıyor ya Abdülkadir...
Ulviye nuruyle bizleri besle
Uğrunda ölelim biz de hevesle;
"Sabah"ın kalbi bu taze "nefes"le
Beraber kanıyor ya Abdülkadir...
Fotoğrafta kucağında çocuk olan gözlüklü kişi Sabahattin Ali. Sosyal medya anlamında ilk kez yayınlanan bu fotoğraf kızı Filiz Ali tarafından yazılan "Filiz Hiç Üzülmesin, Sabahattin Ali'nın objektifinden Kızı Filiz Ali'nın gözünden, bir yaşam öyküsü, 1995, Sel Yayıncılık, sf: 24 kitabından alıntılanmıştır.
Konya'da Muhsine hanımdan ilgiyle dinlediği dört beyitlik bir şarkı
Çocuklar gibi, Sezen Aksu