Geçen hafta Türkiye, bir Rus savaş uçağını düşürdü. Bu sıradan bir olay değildir. Sadece Türkiye'nin değil Dünya'nın gündemini değiştirdi. Türkiye beklenmeyen bir tepki verdi. Sınır ihlali yapan Rus uçağını vurarak bir nevi meydan okudu. Kime meydan okudu Türkiye, öncelikle ve açıkça Rusya'ya meydan okudu. Rusya dışında İran ve hatta Batı Dünyasına dahi bu bölgede Türkiye yok sayılarak hesap yapılmaması gerektiğini, meydan okuyarak cümle aleme ilan etti.
Türkiye'yi Rusya'ya meydan okumaya iten sebepleri doğru analiz etmek gerekiyor.
Rusya düveli muazzama içinde yer alan, Dünya'nın süper güçlerinden biri. Tarihi dostluğumuzdan çok daha fazla tarihi rekabetimiz ve mücadelemiz olan bir ülke.
Türkiye devlet aklı ve tecrübesi olan bir ülke, bir imparatorluk bakiyesi, tıpkı Rusya gibi.
21. Yüzyıl yeni başladı ve Dünya'nın yeniden paylaşılacağı, sınırların değişeceği, kanın ve gözyaşının eksik olmayacağı bir çağa girdik. Maalesef bu güç mücadelesinin merkez üssünü Türkiye merkezli Ortadoğu oluşturmakta. Farklı bir deyişle İslam Coğrafyası. Hem enerji kaynaklarına sahip olması hem de hakim dünya siyasetine tek alternatif olma imkanına sahip bir medeniyet bakiyesi İslam Coğrafyası. Türkiye İslam Dünyasının doğal lideri, bunu kabul etsek de etmesek de bu böyle. Bu sebeple bu coğrafyaya dair her paylaşım planı, her müdahale Türkiye'ye yapılmış sayılır ve Türkiye'yi doğrudan ilgilendirir. Dünya Güçleri bu paylaşımdan en üst düzeyde pay kapma derdinde iken Türkiye Ümmetin izzeti nefsi için mücadele etmekte. Bu mücadelesini zorlaştıran etkenlerin başında içimizdeki millet düşmanları gelmekte. Bunlar bazen ideolojik farklılık, bazen etnik ayrımcılık bazen mezhebi ayrışma adı altında da olsa sonuç değişmiyor.
Bu ülkede İslamı değerler hiyerarşisinde en üste koymuş, tarihinden gurur duyan ve tarihi misyonunu devam ettirmek isteyen, ülkenin yerli ve milli olarak örgütlenmesini talep eden, ülkenin sınırlarının siyasi sınırları ile tahdit edilmediğini kabul eden ve Ümmetin derdiyle dertlenen ana omurga Müslüman Türk insanı, buna karşı ana omurganın özellikle islami hassasiyetine inat islâmın her türlü tezahüründen büyük bir öfke ve nefretle karşı duran, ülkenin tarihini 1923 yılında başlatan, dış Türkler lafından dahi hazzetmeyen, ümmet fikrine bigane hatta düşman, Batı'nın Dünya'nın merkezi ve hakimi kabul eden ve kendinden, ülkesinden, milletinden, devletinden korkan bir zihniyet.
Bunlar bugün de sınır ihlali için uçak düşürülür de rusya karşımıza alınır mı diye ortalığı inletiyorlar. Merak etmeyin bunlar ne derse desin, küresel güçler ne kadar engellemeye çalışırsa çalışsın Türkiye'yi yolundan döndüremeyecekler.