Resim Değil Fotoğraf

Hakan Bahçeci

Fotoğrafın sanatsal bir yönü olduğunu öğreneli çok olmadı benim için. Fotoğraf teknik olarak saniyeden daha kısa bir zamanda oluşuyor. Makinenin düğmesine basıvermiş olmak, fotoğraf çekmeye yetiyor olsa da çıkan ürün ancak o anı tespit etmekten öteye gidemiyor.

 

            Turistik bir geziye çıkarken yanımıza almayı ihmal etmediğimiz fotoğraf makinesi, bizim nerede kimlerle olduğumuzu belgeliyor ve elbet birkaç eğlenceli kare kalıyor. Hemen herkesin cebinde piksel olarak oldukça kaliteli fotoğraflar çeken cep telefonları var. Hatta fotoğraf makinesi ya da bilgisayar olup da telefon özelliği de eklenmiş gibi artık cihazlar. Bunca fotoğraf çekiliyor ama sanat değeri olan nitelik bakımından öne çıkan kareler çekilemiyor. Her düğmeye (deklanşöre) basış fotoğraf olmuyor.

 

            Tarihi bir eserin önünde, güzel bir manzarayı arkanıza alarak, geniş bir meydanın ortasında ya da vesikalık fotoğraf çektirmek gerekli ve eğlenceli olabilir ama aynı zamanda sıradan da oluyor. Fotoğrafa değer ve anlam katan, o bir karenin anlattığı her şey oysa.

 

            Fotoğrafın farklı olduğunu kursa gittiğim ilk gün öğrenmiştim. Ekranda gördüğüm bir gün batımı fotoğrafı için “çok güzel bir resimmiş” deyince kurs hocamız Ali Işık “Resim değil, fotoğraf” demişti. Resim çizilir fotoğraf çekilir.

 

            Fotoğrafın görsel bir sanat olduğu muhakkak, esasen güzel sanatların resim dalında yer bulur kendine. Hatta bu yüzden fotoğraf ışıkla resim yapmak diye de tarif edilir. Fotoğraf sanatçısının malzemesi ışık olsa da, ışığın açısı, rengi, sıcaklığı, gücü hep sanatçının bakış açısıyla anlam kazanır.

 

            Fotoğraf kendine has bir dil kullanıyor. Kimi zaman sayfalar dolusu cümlenin anlatamadığını tek bir kare, daha güçlü anlatabiliyor. Fotoğrafı olmadan bir gazete haberi eksik kalıyor. Hatta haber fotoğrafla başlıyor. Kalemi ve algılaması güçlü bir muhabire derinliği ve kaygısı olan bir fotoğrafı verirseniz, ses getirecek bir haber yapabilirsiniz.

 

            Fotoğraf sanatçısı kendinden başka herkesi, her mekânı, her anı yani dış dünyayı konu edinse de fotoğraf içe dönük bir sanat, eğer sanat kaygısı taşıyorsanız. Sanatçının, anlatmak istediğini ışıkla, renkle, oluşturduğu kompozisyonla tek bir karede karşıya aktarabilmesi sanatsal bir kaygıyla mümkün olacaktır.

 

            Bahsettim kaygıyı taşıyanlar Konya’da da var. Polisinden doktoruna, öğrencisinden tamircisine kadar pek çok kesimden bu işe gönül verenler az değil. Benim için fotoğrafla buluşmak Ali Işık Hocamla oldu. Aynı zamanda öğretmen olan Ali Hocamla son olarak KOMEK çatısı altında birlikte kursta idik, izin verirse bundan sonra da yanında olacağız. Ali Işık, soy isminde taşıdığı ışığın peşine düşmüş bir fotoğraf aşığı. Bildiği ne varsa paylaşmak arzusu, güler yüzü ve muhabbeti fotoğraf sanatına olan arzumuzu kamçıladı.

 

            Adını anmadan geçemeyeceğim bir diğer kişi Reha Bilir; ulusal ya da uluslar arası birçok dernek, kurum ve kuruluşla yakın ve sıcak ilişkileri var onun. Birçok yarışmada derecesi ve ödülleri var. Bu sanata kendini adamışlardan biridir o. Kendisiyle de kompozisyon ve fotoğrafı okuma başlıklı bir kursta birlikte olma şansını yakaladım. Öğrenilecek çok şey var ondan. Kıymeti yitmemeli.

 

            Fotoğrafla ilgili yazılarımız devam edecek sanırım. Meraklı olanlar hiç durmasın.