Reklamda Soru Nasıl Sorulmamalı?

Sedat Dönmez

Açıkhava reklamcılığında her zaman tasarımın sade ve metinlerin kısa olması gerektiğini anlatıyoruz. Outdoor mecrası, insanların karşısına geçip uzun uzun reklamın ne demek istediğini analiz ettiği bir mecra değil. Outdoor mecrası, insanların yolda arabayla, tramvayla, otobüsle giderken ya da yürürken gözünün kaydığı bir mecra. Dolayısıla açıkhavadaki reklamınızı insanların görmesini istiyorsanız sadece 1-2 saniyeniz var, daha fazla değil. O zaman reklam fikrini de tasarımını da buna göre yapmanız gerekiyor. Açıkhavada fikri anlatan tek görsel ve 3-4 kelime derdinizi anlatmak için yeter de artar.

 

Bu hafta açıkhavada iki farklı marka için yapılan reklam kampanyası dikkatimi çekti. Bir tanesi Alternatıp markasının kampanyasıydı. “Migrenin çözümü var mı” başlığıyla açıkhavadaki yerini alan kampanya başlıktaki soruya da cevap veriyor. Eğer reklamınızda hedef kitlenize soru soruyorsanız bunun cevabını da görsel vermeniz gerekiyor. Ama Alternatıp, görselde soruyu cevaplamak yerine markanın sahibine yer vermiş. Ajans muhtemelen hedef kitleyi soru sorarak meraklandırmak istemiş ve yine markayı da bu sayede fikre ikna etmiş. Ancak bizim insanımız uğraşmayı sevmez. Ona bir soru soruyorsan cevabını vereceksin. Bundan dolayı da reklamı gördükten sonra soruya cevap arayanların Alternatıp’ın önünde kuyruk oluşturduğunu hiç  zannetmiyorum.

 

Açıkhavada dikkatimi çeken ikinci çalışma ise yeni kurulan Konya Şehir Koleji’nin reklam kampanyasıydı. İlk hafta bir teaserla açıkhavaya çıkan marka, ikinci hafta da iletişimine devam ederek tüketicilerin merakını gidermiş oldu. İlk hafta “Bu şehir, doktor yetiştirecek”, “Bu şehir, hukukçu yetiştirecek”, “Bu şehir, mühendis yetiştirecek” gibi metinlerle açıkhavaya çıkan marka, ikinci hafta ise “Konya Şehir Koleji Ülkeye Değer Katacak” gibi metinlerle rakiplerinden sıyrılmayı başardı. Arka fonda kullanılan kırmızı renkle genç ve dinamik bir marka olduklarını vurgulamışlar.

 

Ülkemizde ebeveynlere aklınıza gelen ilk meslekleri söyleyin desek herhalde istisnasız doktor, mühendis ve öğretmen çıkar. Hedef kitle ebeveynler olduğunu göre reklam kampanyası tüketiciyi tam kalbinden vurmuş diyebiliriz. Burada tek sıkıntı kendi mesleğini ilanlarda göremeyenler “Ne yani bu şehir gazeteci yetiştirmesin mi” diye sorabilir. Ancak mesele gazeteci ya da muhasebeci yetiştirmek değil. Türkiye’deki tüm mesleklere reklam kampanyasında yer verilemeyeceğine göre içlerinden en çok tercih edilenlerin reklamda başlığa çekilmesi kadar doğal bir şey yok.