Rekabeti güzel hale getiren Mercedes

Sedat Dönmez
Rekabet kelimesi bizde malesef hemen bir olumsuz çağrışım yapıyor. Firmalarımız rekabetin varlığını kabul etmek istemiyor. Reklam sektörü rakibimiz yok diyen firmalarla mücadele ediyor. Bizde herkes pazar lideri, herkes rakipsiz. Koca koca firmalara rakipleriniz kimler diye sorduğunuzda aldığınız cevap bizim rakibimiz yok en iyisi biziz cevabı alıyorsunuz. Sizle aynı üretenler, aynı sektörde faaliyet gösterenler, sizin ürününüze karşılık gelecek başka bir ürün üretenler sizin rakibiniz. Önce bunu bir anlamak gerekiyor. Rekabeti anlamıyoruz anlayanlarımız da yanlış anlıyor. Bizdeki rekabet daha çok düşmanlık üzerine kurulu. Falanca firma batmış, kötü durumdaymış, kredilerini ödeyemiyormuş gibi dedikodular her sektörde hızla yayılıyor ve firmalarımız bunu dillendirirken sevinmekten kendini alı koyamıyor. Birbirimizi şikayet ederek rekabet ettiğimizi sanıyoruz. Karşı tarafın yöneticisini ayartarak işten çıkardığımızda rekabet ettiğimizi sanıyoruz. Şikayet kültürü odağında rekabeti düşmanlık olarak algıladığımız sürece rekabetin getirdiği fırsatlardan faydalanamayacağız. 
Oysa rekabet sizi geliştiren en önemli unsur. Sektördeki rakipler sizi hantallıktan kurtarır, kafanızı firma dışına çıkarmanızı sağlar, kendinizi sürekli değerlendirmenize imkan verir. Sizi pazarlama miyopluğundan korur. Markayı dinç tutan en önemli unsurdur. Rakipleri görmezden gelerek ya da onları düşman olarak görerek yapılan rekabet anlayışında bir marka yolculuğuna çıkmayı beklemeyin. Çünkü sizi büyük marka sınıfına taşıyacak olan rekabete yaklaşımınız olacaktır. Son günlerde sosyal medyada ve basılı mecrada yayımlanan bir Mercedes-Benz reklamı otomobil sektöründeki rekabetin nasıl tatlı bir rekabetle fırsata çevrildiğini gösteriyor. 
Mercedes - Benz en yakın rakiplerinden BMW'nin 100. doğum gününü hem basılı medyada yapıtığı reklamla hem de sosyal medyada yayımladığı bir video ile kutladı. "100 yıllık rekabet için teşekkürler." mesajlı reklamla rakibine büyük jest yapan Mercedes rekabetin ilk otuz yılının ise çok renksiz olduğunu söyleyerek "ben daha eski markayım" mesajını vermiş. 
 
Yani bu zeki iletişim hamlesiyle hem rekabeti güzelleştirmiş hem de rakibinin doğum gününü kendi markasına fırsat haline çevirmiş. 
 
Umarım bizim markalarımızda rekabetin düşmanlık olmadığının farkına varır ve hem yerelde hem de ulusalda böyle reklamları ülkemizde de görmeye başlarız.