İki gün önce Irak’ın kuzeyinde beklenen referandum gerçekleşti. Sonuç düşünüldüğü gibi oldu ve referandumdan bağımsızlık çıktı.. Zaten kimse de başka sonuç beklemiyordu. Bu referandumun aslında Kürdistan’a değil İsrail’e hizmet ettiği herkesce malum. Bu projenin açık-açık İsrail’in menfaatlerine hizmet ettiği, Yahudi Devletinin en üst makamlarından bile seslendi. Elbette Barzani tek İsrail’den emir alıp bölgede Türkiye ve İran’ı karşısına alacak kadar akılsız değil. Her ne kadar söylemleriyle ABD bu referanduma karşı gibi görünse de onların izni olmadan Barzani bu çılgınlığı yapamaz. Yani anlayacağınız ABD ikili oynuyor. Aynı birkaç ay önceki bayrak krizinde olduğu gibi. O olay bugünkü referandumun provasıydı. PKK sevici Kerkük valisi Necmettin Kerim, Amerika dönüşü yıldırım hızıyla Kerkük’te tüm resmi kurumlara Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin bayrağını çekmişti. O zamanda Amerika’nın Irak Büyükelçisi sözde bunu kınamıştı. Aynen şimdi referandumu kınadıkları gibi…
Lafı fazla uzatmadan esas konumuza gelelim. Irak anayasasına göre Kerkük eyaleti Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin sınırları içerisinde değil. Akıllarınca bugün Kerkük’ü bir oldu-bittiye getirerek İBKY-ne bağladılar. Sebebi de elbette zengin Kerkük petrolleri.
Kerkük’ün Kürt Bölgesine bağlanmasıyla ilgili planlar Saddam öncesine gitse de esas faaliyetler 2003 sonrası Amerika’nın gelişiyle başladı. Amerikan işgalinin başladığı 2003 yılından bu yana bölgeye, çeşitli yerlerden Kürt göçmenler getirtilerek bölgenin demografik yapısını değiştirmeye başladılar. Ardından Türkmen ve Arap kanaat önderlerine, halkın saygı duyduğu kişilere, hatta bu çirkin plana karşı çıkan Müslüman Kürtlere karşı faili meçhul cinayetler işlenmeye başlandı. Bunları daha sonra hala davam eden Türkmen ve Arap mahallelerinde yağma, gasp, adam kaçırma gibi olaylar izledi. Daha sonra sistemli şekilde Kerkük’ün bütün resmi makamlarından Türkmenler ve Araplar uzaklaştırılarak yerlerine Kürtler getirildi. Ancak Kerkük için en büyük felaket DAEŞ saldırısıyla başladı. DAEŞ in saldırısını bahane ederek Kerkük’e giren Peşmerge ilk olarak şehirde bulunan Irak Merkezi Yönetimine bağlı askeri ve polis gücünü buradan kovdu. Peşmergenin Kerkük operasyonun gerçek sebebiyse Barzani’nin şu sözlerinde saklı: “Haritalar kanla çizilir. Peşmerge artık Kerkük'ten çekilmeyecektir”
Bu referandumda en çok merak edilen Türkiye’nin tavrı. Zira 1926 yılında imzalanan “Ankara Anlaşması”na göre eğer Irak’ın toprak bütünlüğü bozulursa Türkiye Musul ve Kerkük üzerinde hak sahibi olur. Bunu da hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan hem de Dış İşleri Bakanlığı düzeyinde tekrar-tekrar dünyaya ilan ettik.
Biz her işin barış yoluyla halledilmesinden yanayız. Ancak tek çözüm savaş olunca da inandığımız davalar uğruna şehit olana kadar nasıl savaştığımıza da tarih şahittir. Bunun delili de yine Kerkük’te bulunan “Osmanlı Subayları Mezarlığı”ndaki kitabede saklı:
"İslam bayrağını yükseltme ve bulundukları yere hizmet götürme mücadelesi verenler için bağrında yattıkları toprak gurbet değil vatandır. Tüm ölümsüz kahramanlara selam olsun"