Batı beslemesi PKK terörünün ilk dönemlerin de dahi Avrupa ve Amerika’nın PKK terörüne bakışı bu günlerden farklı değildi dahası hiç değişmedi ve uzun yıllar Türkiye PKK terör örgütü ile mücadeleyi batı ve Amerika’ya rağmen sürdürmeye devam etti ediyor. Amerika DAEŞ’in elinde uçak olmadığını çok iyi bilmesine rağmen veya eğer varsa bile daha havalanmadan uçakları düşürebilecek silahlara sahip bir çok ülke varken neden stinger füzelerini PYD’ye vermek istemektedir ? Vaktiyle Çekiç gücün gıda maddesi veriyorum diyerek silahlandırdığı PKK’yı bizim başımıza musallat ettiler. PKK terörü niye bitmez anlayın. Geçtiğimiz haftalar da Amerika PKK’nın Suriye kolu PYD’ye Stinger füzeleri verme kararı yine Türkiye’nin ilerleyen zamanlarda PYD’ye olası müdahalesini engellemek için yapılmış politikalardır.
Bunun sebebi güçlenen Türkiye’dir. Son yıllarda özellikle Erdoğan iktidarları döneminde batının ve Amerika’nın kontrolünden çıkan, Türkiye gündeminin 2013 yılından bu zamana kadar sürekli terörle anılmasının ana nedeni de budur. 2013 yılından bu zamana kadar Amerika ve Avrupa da Türkiye aleyhine karalama kampanyası başlatılması da bu günlerin habercisi idi ama içimizdeki bazı batı hayranları bunu eksen kayması ve macera olarak nitelendirse de durum hiç de öyle değildi. Batının yıllardır hem ekonomik, hem askeri ve hem de siyasi olarak kontrol ettiği Türkiye, Erdoğan iktidarları döneminde batının tekelinden kurtularak kendi yolunu çizmeye başlaması bardağı taşıran damla oldu.
Çünkü Ortadoğu’da haritalar değişecek ve bölgede yeni devletcikler kurularak sömürmeye devam edeceklerdi. Türkiye’nin gelişmemesi için yüksek enflasyonlar, devalüasyonlar ve koalisyonlarla kendi kabuğunda durmasını istediler ama olmadı. IMF borcun sıfırlandığı mayıs 2013 teki gezi kalkışması veya Mit tırlarının durdurulup fotoğraflarının dünyaya servis edilmesi tesadüf değildi. Siyasi tarihimizde koalisyonlar dönemini bitirecek yasa teklifi meclise sunuldu Beşiktaşta bombalı saldırı gerçekleştirildi, Rusya ile arabulucuk gibi yeni bir döneme girilirken Kayseri Bombalı saldırısı ve yine Suriye konulu Rusya, İran ve Türkiye üçlü zirvesi öncesi Büyük elçi suikasti hiç de rastlantı değildir.
Son günlerdeki Beşiktaş bombalı saldırısı, Kayseri bombalı saldırıları ve Rus Büyükelçi suikasti de Türkiye’nin önünü kesmek ve yönünü değiştirmek için şer odaklarının maşası terör örgütlerine yapılan ihaleleri göstermektedir. Zamanlaması açısından bir çok önemli noktaları bulunan bu dönem de önce El-Bab operasyonunun başlaması için zamanın daralması ve Türkiye’nin Halep sorunu için yoğun bir mesai harcayarak sonunda tahliyelerin gerçekleştirilmesi ve uzun zamandır beklenen Rusya, İran ve Türkiye üçlü zirvesine Amerika’nın davet edilmeden gerçekleştirilmesi gibi önemli zaman dilimleridir.
Yani birileri Türkiye, Rusya ve İran yakınlaşmasını istemiyor. Bir başka açıdan orta doğuya mezhep çatışması tohumlarını ekenler İran ile Türkiye’nin iyi ilişkiler ile buna engel olacağını iyi biliyorlar. Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini düzeltmesi ile Suriye ve orta doğuda daha etkin bir Türkiye olacağını iyi biliyorlar ve buna engel olmak için yine maşalarını kullanıyorlar. İki yıl önce DAEŞ’e destek veriyor ticaret yapıyor diyen kimdi? Amerika.
Şimdi onlar özür diledi ancak içimizdeki işbirlikçileri hala gerçeği anlamak istemiyor ve özür de dilemiyorlar. Bizler batı ile mücadeleyi çok rahat veririz de içimizde ki işbirlikçilerini nasıl ikna ederiz bilemiyoruz. Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az derler ya bu durumu en güzel anlatan deyimdir herhalde. Ülkenin içinden geçtiği dönemleri kısa kısa değindiğimiz olaylar rastlantımı tatbikî değil veya 15 temmuz darbe girişimini kınamakta ve seçilmişlerin yanında yer almakta geciken ancak darbecilerin yargılanmasından kaygı duyan batıyı görmek istemeyenler sözüm size artık gerçekleri görün.
Saygılarımla...