Ramazan ayı İslam alemi için sabır, şükür, sevgi ,kanaat, merhamet, cömertlik ve iyilik gibi değerler barındırır. Ancak günümüzde Ramazan daha çok yeme içme ile gündemde oluyor maalesef. Ramazan’ın en büyük manası iftar ziyafetleriymiş gibi israf dolu sofralar kuruluyor, günlerce davetler veriliyor.
Ramazan’da ikramda bulunmak, iftar daveti vermek elbette Rabbimizi hoşnut eden çok güzel bir davranış. Ancak Ramazan’ın kıymetli gün ve geceleri bu hazırlık ve ziyafetlerle harcanıyor mu bunun kritiğini yapmak lazım.
Şu hususlar tek tek ele alınmalı:
*Ramazan sabır ayı iken bizler her gün çeşit çeşit yemeklerle nefsimizi mi besliyoruz?
*iftar ve sahur için kurulan sofralarımızda israf yapıyor muyuz?
*Sık sık davet yaparak, davetlere katılarak yahut evimizde akşama kadar iftar hazırlığıyla uğraşarak ibadetlerle dolu dolu geçirmemiz gereken bu kıymetli gün ve geceleri yeme içme ile mi bitiriyoruz?
*Davetleri kimlere yapıyoruz? Ailemizle, akrabalarımızla ve arkadaşlarımızla iftar yapmak elbette çok güzel. Hem de sılayı rahim sevabı kazandırır. Ancak bütün davetleri zaten sürekli bir araya geldiğimiz efradımızla yaparak tabiri caizse kendimiz çalıp kendimiz mi oynuyoruz?
Oruç tutmanın manası aslında nefsi terbiye etme, açlık çekenlerin neler hissettiğini bir nebze olsun anlayabilme ve sabrı öğrenme olarak tarif ediliyor. Fakat tam aksine insanlar ramazanda daha fazla alışveriş yapıyor, iftar ve sahurda daha fazla ve daha çeşitli tüketiyorlar. Sanki ramazan nefsi terbiye etme ayı değil de nefsi azdırma ayıymış gibi her gün farklı bir menü listesi hazırlanıyor; önceki günden kalanlar ise çoğunlukla israf ediliyor.
Oysa Allah’ı Teala Araf suresinde: “Ey Adem oğulları! Namaz kıldığınız, ibadet ettiğiniz her yerde temiz ve güzel elbiselerinizi giyin. Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” Buyuruyor.
Oruç tutmanın manası yokluğu idrak edip darda olana ikram etme ayıdır. Kimsesizlere, gurbette olanlara, yoksul insanlara ikramda bulunmamız gerekirken çoğunlukla bu ikramları kendimize ve rutin görüştüğümüz çevremize yapıyoruz. Oysa çevremizde ihtiyaç sahibi yahut kimsesiz insanlar var.
Ramazan aynı zamanda ibadet etme ayıdır. Yaptığımız her ibadetin karşılığı bu ayda misliyle verilmektedir. Bu kadar kârlı bir zaman dilimi iyi değerlendirmelidir.
Birde aylardır kanayan yaramız Gazze gerçeği var tabi. Ümmetin evlatları açlıktan ölüyor, üzerine atılan yardımlara koşarken öldürülüyor, ailesi açlıktan ölmesin diye aldığı yardımı evine götürürken bombalanmış evinin enkazı ile karşılaşıyor. Hayvan yemlerini ekmek yapıp yiyorlar. Ümmetin haysiyeti bu kadar ayaklar altına alınmışken Ramazan’da tek derdimiz yeme içme olmamalı vesselam..