Bu sene Ramazan ayı bir önceki Ramazanlara göre sizce de daha sönük geçmiyor mu?
Şimdi yaşı benden çok büyük olanlara saygısızlık edip “nerde o eski Ramazanlar” demek istemiyorum ama bu sene sanki geçmiş yıllardan daha sönük bir Ramazana başladık.
Bunun farklı sebepleri olabilir elbette.
Belki de son bir yıl zamanlarda yaşadığımız siyasi ve ekonomik olaylar buna sebep oldu.
Sebep her ne olursa olsun bu sene Ramazan’a sönük bir başlangıç yaptığımız kanaatindeyim.
Ramazan ruh anlamında sönük geçerken, alışveriş ve şatafat anlamında hiç de öyle olmadığını görüyoruz.
Daha önce iftar sofraları, israf sofraları haline gelmesin demiştik ama yine bu konu hakkında birkaç kelam etmeden geçemeyeceğim.
Ramazan ayı yaklaşırken nedense bir alışveriş çılgınlığı başlatıyoruz. Marketlerdeki kalabalığı görenler sanki ürünleri bedava dağıtıyor sanabilir ancak durum hiç de öyle değil.
Ramazan elbette bereket ayıdır. Bu ayda ibadetle birlikte yapılan her şey bereketlenecektir ancak bazen kantarın topuzunu da kaçırmıyor değiliz.
Öyle sofralar kuruyoruz ki sanırsınız ki Cumhurbaşkanı’nı iftarda ağırlayacağız.
Hâlbuki bu ay mütevazılığın, yoksulu anlamanın zamanı olması gerekirken.
Bir de Ramazan davetleri var.
En lüks mekânlarda, en gösterişli iftar sofralarında, fakir fukara yerine birbirlerine hava atmak için yine zenginlerin davet edildiği davetler…
Bütün kurum ve kuruluşlar en şatafatlı iftar daveti vermenin peşindeler. Pek azı fakir, fukara, öksüz, yetim ile iftar edelim derdindeler.
Bu anlamda Konya’da yaşayan Suriyelilere kol kanat geren Elbir Derneği Gönüllüsü Sinan Cırık hocamızı tebrik etmek gerekiyor. Sinan Hoca Ramazan’ın ilk iftarını öksüz ve yetimlerle yaptı. Bu hareket belki diğerleri kadar gündeme gelmedi, gelmeyecek de fakat örnek bir davranış olarak dursun bakalım şöyle köşede…
Bu anlamda örnek bir uygulamaya imza atan bir de İki Doğu İki Batı Derneği ve Başkanı Murat Arslan var. Bu dernek hayırseverlerin desteğiyle günde 150 uluslararası öğrenciyi iftar sofrasında buluşturuyor. Yani ümmetin gençleri aynı iftar sofrasında bir araya geliyor. Geldikleri ülkeleri yönetenler farklı sebeplerle birbirleri ile kanlı bıçaklı iken hem de…
Her Ramazan ortaya çıkan fırsatçıları da geçmemek gerekiyor.Bunlar bu mübarek ayı fırsat bilip diğer zamanlarda sattıkları fiyatların iki katı fiyat uyguluyorlar.
Bunun en büyük örneğini de restoran ve lokantaların Ramazan menülerinde görmek mümkün…
Diğer zamanlarda 25 liraya karnınızı doyurduğumuz bir mekânda Ramazan’da en az 50 lira ile çıkabilirsiniz. Arz talep meselesi sonuçta… Arz ne kadar artarsa fiyat da aynı oranda artıyor.
Ramazan’ın ruhunu kaybetmeyelim. Bu ay yardımlaşma ve bereket ayıdır. Nerde o eski Ramazanlar demek yerine işe önce kendimizi düzeltmekle başlayalım. O zaman işte o eski Ramazanları tekrar yaşayabiliriz.