RAMAZANDA ÇAT KAPI

Hasan Mutluoğlu

Konya’da Ramazanı yaşamak bir başka oluyor. Manevi havayı adeta hissediyor ve yaşıyorsunuz. Allah’a şükür, insanlarımız,  Ramazanda daha bir titiz ve dikkatli olmaya çalışıyorlar.

 

 Cadde ve sokaklarda, çocukların koltuk altında taşıdıkları Kur’an-ı Kerimlerle camilere doğru akın ettiğini görüyoruz. Yaz tatili ve Ramazan ayının da araya girmesi ile camileri çocuklar dolduruyor. “Okullar Hayat Olsun” projesi kapsamında da bazı okullarda aynı çalışmalar yapılmakta.

 

Diyanet İşleri Başkanlığının “Gel bu yaz, Kur’an-I gönlüne yaz” yazılı görsel afişi dikkat çekiyor. Ayrıca yetişkinlere,  gençlere yönelik yapılan önemli Ramazan  etkinlikleri de,  zamanın iyi değerlendirilmesi açısından önemli .

 

 Vakıflar, dernekler, halk eğitim merkezleri,  yaz tatilinin değerlendirilmesi, dinimizin öğrenilmesi/öğretilmesi için özel çalışma yapmaktalar. Çalışmaları yapanlara teşekkür ediyoruz. Çalışmaların karşılığı, şüphe etmediğimiz mekânda mutlaka karşılığını bulacaktır.  Faydalanma gayreti içinde olanlara ne mutlu.

 

Öğrenme açısından, bahane aramanın, zaman yokluğunu ortaya sürmenin mantığı olamaz. “Un,  şeker  ve yağ var, helva yapılabilir ” “Bî namaz mazereti” yok.

 

“Bu yaz DİNlenin” ne kadar güzel bir cümle. Düşünenden, yazandan Allah razı olsun. Ramazan coşkusu, feyiz ve bereketi DİNlenmeyi daha verimli hale getirebilir.

 

Camiler kalabalık cemaati gördü. Evlerde iftar vesilesi ile misafir yoğunluğu var. Yardım ve inayet  için keselerin ağzı cömertçe açılmakta. Yokluk kavramı,  Ramazan Ayında ortadan kalkmakta.

 

Kültür değerlerimiz ve inancımız açısından misafir, misafirlik çok önemli. Bu özelliğimiz bütün dünyada bilinir ve taktir edilir.

 

Misafirlik anlayışı günümüzde, eski değer ve anlayışa göre epeyce değişti. “Tanrı Misafiri” çat kapı gelen misafir için kullanılan bir kavram olduğunu düşünüyorum.

 

Gelen misafir (çat kapı) kapıyı çalacak, ev sahibi müsaitse eve buyur edecek, müsait değilse gelen kırılmadan geri dönecek.  "Misafir on rızıkla gelir, birini yer, dokuzunu bırakır."( Hadis-i Şerif) Böyle bir işleyiş ne kadar güzel. Günümüzde uygulamamız mümkün mü? Telefonlarla yapılıyor, ama ne kadar samimi !

 

Bu ramazan vesilesi ile akşama, en yakın komşumuzdan başlayarak, hazırladığımız yiyeceklerle beraber ÇAT KAPI iftara gitsek. Yemeklerimizi,  gönülden gelen samimi sözlerimizi, dualarımız beraberce paylaşsak ne olur?

 

Böyle bir misafir/misafirlik yaklaşımı ne kadar güzel olurdu. Değer verme ölçüleri gerçek eksenine oturur, insani ilişkileri geliştirirdi.

 

İftar sofralarının bereketini, sofrayı paylaşanların çeşitliliği arttırır. En yakın komşuların, akrabaların, çocukların ve fakir/fukaranın yer aldığı sofralar, ne mükemmel ve de mükellef sofralardır.

 

Mısır’da, Suriye’de, Filistin’de, Arakan’da ve mazlum İslam ülkelerinde kurulan iftar sofralarındaki acı, kan ve gözyaşının dinmesi/durması her anımızda duamız olsun.