Onbir ayın sultanı mübarek Ramazan –Oruç ayı- başladı. “Nerede o eski ramazanlar” söylemini bırakarak, müslümanca düşünüp, müslüman bir fert olmanın şuuru ile, kendimiz, ailemiz, komşularımız, ülkemiz, dünya müslümanları, hatta insanlık için neler yapabileceğimizi ortaya koyarak hareket etmemiz gerekir.
Öncelikle, en önemlisi, kendimizi Ramazan Ayının ruhuna uygun hazır buluyor muyuz? Sorumlu oduklarımıza karşı örneklik olmayı becerebiliyor muyuz?
Ruhen, bedenen, malen hazır isek; “Kal dili ile birlikte, hal diliyle” örnek müslüman formatında Ramazan Ayının verimli ve bereketli atmosferini doğru bir yönde yaşayabileceğiz demektir.
Kurulan iftar sofraları sayesinde, aile ve toplum dayanışması, paylaşımı yeniden hatırlanır. Sevgi gönüllerde yeniden yeşermeye başlar.
Tutulan oruçlar sayesinde sabrı, merhameti, başkalarını düşünmeyi, Allah (c.c) rızası için yardım etmeyi öğreniriz.
Kendimiz, ailemizin dışında sorumlu olduğumuz, olmak zorunda olduğumuz insanlar var.
Ülkemize sığınan suriyeli müslüman kardeşlerimiz başta olmak, zulüm altında yaşamaya, inançlarını yaşayabilme mücadelesini veren müslümanlar var.
Asya, Afrika, Avrupa velhasıl bütün dünyanın en ücra köşelerinde yaşayan müslümanların kahır ekseriyetinin yardıma ve desteğe ihtiyaçları olduğunu basın ve yayın vasıtalarından öğreniyoruz.
Başta devletimiz olmak üzere, sivil toplum kuruluşları (STK) –Kızılay, İHH, vb.- buralara elini uzatmakta. Verilen yardım ve bağışlara aracılık etmekteler.
Allah, aracılık görevlerini yapanlardan razi olsun. Bizim yükümlülüklerimizi, görevlerimizi bizler adına yerine getiriyorlar.
Bizlere düşen görev, bu tür çalışma yapan güvenilir kuruluşlara –çıkar peşinde olanları ayıklayarak – maddi ve manevi yardımcı olmaktır.
Hayırda yarışmak gerekir. Hayırda çalışanlara hep destek olmalı, tam destek verilmelidir.”Müslüman hayırda yarış içinde olmalıdır.”
Fert olarak ulaşama imkanı bulamadığımız muhtaç kardeşlerimize, maddi imkanlardan yoksun okuyan öğrencilere, sivil toplum kuruluşları (STK) ve kurulu vakıflar aracılığı ile ulaşmamız mümkün.
Zekatları, mali yardımları, ulaşması gereken yerlere bu ay içinde ulaştırmak, Ramazan Ayının faziletinden, bereketinden yararlanmaya vesile olacaktır.
Allah’a ne kadar şükretsek yeridir. Biz müslüman olarak, müslüman bir toplum içinde yaratıldık. Dünya hayatı imtihanını başarı ile sonlandırmaya vesile olacak sebepler var.
Asrı Saadet döneminde, Muhacir ve Ensar arasında olan ayrdımlaşma, bizim için alınması gereken önemli bir örnektir.
Allah’ın Rızası için paylaşmak, yardımlaşmak, toplumdaki sosyal adaletin gerçekleşmesi, bir ve beraber olmanın, büyük olmanın yolunu açacaktır.
Kardeşlik ve fedakarlıkta akraba, milliyet, etnisite saplantısı olmadan, Müslüman Kardeşliği duygusu ve inancıyla paylaşım bilincinde olmak, paha biçilmez bir nimet.
Yardımlaşmanın karşılığını Allah’ın tasarrufuna tevdi edilmesi, müslüman için önemli özelliktir.
Yapılanları Allah Rızası için yapıldığında, karşılığının tahminden ötesinde olacağına şüphemiz yoktur.
“Kim dünya menfaatini isterse, kendisine ondan veririz. Kim de ahiret mükafatını isterse, ona da ondan veririz. Biz şükredenleri mükafatlandıracağız.” (Al-i imran 145)
Ramazan Ayı, hayatımızın olumsuzluklarını yok eden önemli bir zaman dilimi olarak değerlendirme fırsatlarını verir. Bu güzellikleri fark edip, yaşam tarzımızı yeniden gözden geçirmeliyiz.
Ramazan Ayının milletimize, müslümanlara, insanlığa hayırlar getirmesi dileğimiz ve duamız olsun.