Ramazan ayının gelmesiyle beraber evlerde menüler değişti. Oruç tutanlar, iftarda hangi besinleri tüketmenin sağlıklı olacağını ve sahurda hangi besinlerin kendilerini tok tutacağını araştırıyor. Konuyla ilgili olarak açıklamalarda bulunan Diyetisyen ve Beslenme Uzmanı Sebahat Türk, Ramazan ayında dikkat edilmesi gerekenlerle ilgili tavsiyelerde bulundu.
Ramazan ayının aslında vücudun arınması olduğunu fakat ağır yiyeceklerle bu arınmayı kırdığımızı bildiren Sebahat Türk, “Ramazan ayında genelde hamurlu yemekler yeniyor bu durumda maalesef alışkanlık hale gelmiş. Ramazan ayı aslında vücudun arınmasıdır. Bizler ağır yiyecekler tüketerek maalesef detoks etkisini kırmış olup aksine kilo alıyoruz. Vücudumuzda bazı hastalıklar ortaya çıkıyor çok ağır beslenmekten dolayı orucu zor geçirebiliyoruz. Sebze, nohut, yeşil mercimek, et türevlerinden beslenmeye devam edebiliriz. Haftanın bazı günleri sebze, bazı günleri baklagil, bazı günler ise etli alternatiflere ayırmamız gerekiyor. Sebze kullandığımız zaman bağırsaklarımızın çalışma hızını artırmış oluruz çünkü bağırsakların düzenli çalışabilmesi için sebze meyve tüketmek gerekir. Et grubu sindirimi biraz daha güç olduğu için sindirim sitemini yoran yiyecek grubundadır. Hamur işi yiyeceklerde yiyebilirsiniz elbette ama her gün değil” diye konuştu.
İFTARDA NORMALDEN YEDİĞİMİZİN İKİ KATINI YİYORUZ
İftarda normalden yediğimizin iki katını yediğimize dikkat çeken Türk, “İftarda çok hızlı yiyoruz ve ben bu kadar aceleci yenilmesinin taraftarı değilim. Ramazanda metabolizma hızı düşer. Çünkü vücut kendini dinlenme moduna alır. Uzun süreli açlıktan sonra direkt gıda girişimi olacağı için hızlı bir şekilde yemekleri yememiz hem bedeni anlamda çok sıkıntı olacaktır hem de mide bazında oldukça problem olacaktır. Hızlı yenince o anda hissetmeyebilirsiniz çünkü tokluk sinyali 20 dakika sonra gider. Biz o dakikada beş tabakta yiyebiliriz bir tabakta yiyebiliriz. O anda doygunluğu hissetmeyeceğiz ama daha sonra eyvah yandım, şiştim ve rahatsızım gibi şikayetler olacak. Normalde bedenin bir alışkanlık düzeyi vardır. Bir anda Ramazan ayına girdiğimiz için vücuda enerji göndermediğinden metabolizma hızını düşürür. İftarda da çok yemek yüklediğimiz zaman kilomuz artabiliyor. Vücut uzun süre aç kaldığında kendi kendini tamir ediyor” diye aktardı.
‘SAHURDA HAFİF YİYECEKLER TÜKETİLMELİ’
Ramazanda sahur yaparken hafif yiyeceklerin yenilmesi gerektiğinin altını çizen Türk, “Sahurda Ağır yiyecekler olan et veya tavuk değil de daha hafif şeyler tüketmek daha sağlıklı olacaktır. Protein olarak; peynir, yumurta temin etmek oldukça önemlidir. Gece uykumuzun arasında besleneceğiz tekrar sindirim gerçekleşmeden yediklerimizle uykuya dalacağımız için vücuda çokta ağır bir yük indirmemek adına yumurta peynirin dışına çıkılması taraftarı değilim. Tabi ki her gün bunlar yenmez. En azından kahvaltılık alternatiflerimizi sahurda değerlendirebiliriz. Ayrıca bu yiyeceklerin yanında yulaf ve sütün tok tutucu özelliği vardır” ifadelerini kullandı.
RAMAZANDA TATLI TÜKETİMİNE DİKKAT
Ramazanda tatlı tüketimi hakkında bilgi veren Türk, şunları söyledi: “Tatlıyı iftarın hemen arkasından tüketilmesini tavsiye etmiyorum. Çünkü hem yemek hem de tatlı yüklemesi vücudu şaşırtacağı için uyku hali, el ayak titremesi, halsizlik gibi durumları ortaya çıkarabilir. İftardan 1-2 saat sonra vücut kendine geldikten sonra tatlı tüketilebilir. Ramazanda meyve tüketimini de öneriyorum. İftardan birkaç saat sonra meyve yiyebilirsiniz. Vücuda hem meyve hem de şeker girmiş olsun.”
SU TÜKETİMİ OLDUKÇA ÖNEMLİ
Ramazan ayında vücudun kuruyacağını belirten Türk, bu ayda su tüketimin oldukça önemli olduğunu söyleyerek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Vücut oldukça kuruyacak dolayısıyla var olan suyu da kullanacak bu açığı kapatabilmemiz açısından su tüketimi oldukça önem arz ediyor. Su en az 1.5-2 litre civarlarında tüketilmesi gerekiliyor. Çay ve kahve tüketimine baktığımızda suyu içmemize engel oluyorsa çay tüketimine sınır getirilmesi taraftarıyım.”
Ramazan ayında bitki çaylarının da tüketilebileceğini hatırlatan Sebahat Türk, “Ramazan ayında bitki çayları kullanılabilir. Özellikle metabolik hızı artıran, yağ yakımını hızlandıran biberiye, mate, deve dikeni, enginar yaprağı gibi çaylar kullanılabilir. Çok fazla bağırsak çalıştıran çayları tavsiye etmiyorum bu çayları zor durumda kalındığında kullanılmasını söyleyebilirim. Çünkü bağırsak çalıştıran çaylar tembellik oluşturuyor. Bu da ramazanın zor geçmesine sebep olabilir. Zaten bu çayları bir hafta kullandığınız zaman çok iyi bir haftadan sonra kabızlık şikayetleri tekrar ortaya çıkmaya başlıyor. O yüzden ara ara kullanırsak vücudu alıştırmamış oluruz. Ödem kürü olarak şunu önerebilirim; bir tane çubuk tarçını iki su bardağı su ile 3 dakika kaynatın hem karaciğeri yormayan hem de vücudu yormayan hem de şeker dengesini sağlayan en güzel kürdür” şeklinde konuştu.
‘RAMAZANDA KİLO VERMENİN ZARARI YOKTUR’
Ramazan ayında kilo vermenin hiçbir zararı olmadığını aksine faydalı olduğuna vurgu yapan Türk, şu ifadelere yer verdi: “Bu ayda kilo vermenin vücuda zararı yoktur. Kilo verebiliyorsak yenilenmeyi gerçekleştirebiliyoruzdur. Ramazan ayında gündüz hareketsiz, iftardan sonra da ağırlaştık diye hareketsiz kalabiliyoruz. Bunun için kan dolaşımının bozulmasını istemediğimizden dolayı iftar öncesi ve sonrasında bedeni yormayacak çok hafif hareketler yapılması yeterli olacaktır. Tartım konusunda da genelde iftardan hemen önce şu kadar kilo çıktım cümlelerini çok duyuyorum. Aslında gerçek kilomuzu hiçbir zaman iftardan önceki kilomuz değildir. Vücutta hiç su bulunmadığı için ve vücudun suya ihtiyacı olduğu için vücut kendi suyunu kullanır. Yani fazladan ödem atmış oluruz iftardan önce. Öğlen 12.00-13.00 gibi tartıldığımızda daha gerçek kilomuz ortaya çıkar.”