Şöyle bir soru soralım; Niye Ramazan ayında suç nispetleri düşer? İnsanlar bu ayda niye daha sakin olur?
Acıkmanın verdiği bir mecalsizliktir diyebilir miyiz?
Acıkmanın verdiği mecalsizlik diyeceksek o zaman şu sözün ne manası kalır?
"Aç kurt fırın deler"...
Demek ki acıkmanın verdiği bir mecalsizlik falan değildir insanları suç işlemekten alıkoyan...
Öyleyse nedir?
Ramazan ayı, insana fabrika ayarlarına dönmesini sağlar.
Yani aslî hüviyetini hatırlatır Ramazan ayı insanlara...
Öyleyse bir soru daha soralım;
19 Mart 1926'da bir Ramazan günü İstanbul Göztepe'de Türkçe namaz kıldırılmasını nasıl yorumlayalım?
Cemalettin adındaki bu imam ile Vakit gazetesi bir mülakat yapıyor. Bu mülakatta "aydın" hoca şunları söylüyor; "Türk'ün dini gibi dili de vardır. Allah hangi milleti kusursuz yaratmışta da Türkü -haşa- kusurlu yaratmıştır? Ne çare ki, asırlardan beri Türkün başı, dinî, dünyevî iki türlü kapitülasyonla derttedir. Türk, çok şükür başını dünya kapitülasyonlarından kurtardı; din kapitülasyonundan da kurtarmanın zamanı gelmiştir. Ben o kanaatteyim ki, camilerimiz bu eski şekli korudukça, ileride kapıları kapanacaktır. Nasıl ki Hıristiyanlık içinde bir Protestanlık zuhur etmişse, Müslümanlık içinde de musaffa (an duru) bir Müslümanlık lazımdır ” ( Vakit Gazetesi, 6 Nisan 1926, s. 2)...
Buyurun "aydın" hocanın hezeyanlarından hezeyan beğenin...
Türk'ün dini gibi dili de varmış (!)..
1926 yılına kadar kimse fark etmemiş de bizim Cemalettin efendi fark etmiş Türk'ün kendine mahsus bir dili olduğunu...
Ramazan ayını seçmiş Türkçe ibadet yaptırmak için....
Hezeyanın devamında Cemalettin efendi "asırlardan beri Türk'ün başı dini ve dünyevi kapitülasyonlarla dertte" olduğunu söylüyor. Şimdi sıra gelmiş "dini kapitülasyonlara"....
Dini kapitülasyonlar derken Kur'an-ı Kerim'in orijinal lisanı olan Arapça'yı kast ediyor.
Arapça bu Cemalettin efendiye ve ülkemizde halâ bir kısım çevrelere göre "dini kapitülasyondur"...
Cemalettin efendi bir de kehanete bulunuyor ve diyor ki, "Ben o kanaatteyim ki, camilerimiz bu eski şekli korudukça, ileride kapıları kapanacaktır.".
Cemalettin Efendi'nin kehaneti tutmuştur. Nitekim camiler 10 seneye varmadan bir kısmı kapanmış bir kısmı satılmış bir kısmı da maksadı dışında kullanılmıştır.
Şimdi başa dönelim ve soruyu tekrar soralım.
Ramazan ayında ibadetlerimize niye saldırılar artar?
Göztepe camiinin imamı olan Cemalettin Efendi’nin "talimatsız" hareket ettiğini düşünmek fazlaca safdillik olur.
Herkes bilir ki, bu imama Türkçe namaz kıldırması istenmiş ve o da görevini yapmıştır.
Dolayısıyla millete bir zarf atılmış ve yoklama çekilmiştir.
Milletin tepki göstermesi üzerine Cemalettin Efendi görevinden "alınmış" fakat daha sonra daha yüksek bir göreve tensip edilmiştir.
Son bir soru daha soralım;
Müslümanların ibadetleriyle bu kadar yakın "ilgilenenler" acaba niçin namaz ve niyazdan uzak insanlar olur?
Dikkat ederseniz Türkçe ibadeti alkışlayanlar dine mesafeli olanlardır. Cumhuriyet'in ilk döneminde böyleydi. Günümüzde de öyledir.
Herkes kendi işine bakmalıdır.
Bir de haddini bilmeli herkes.....