Bugün, Ramazan-ı Şerif’in ilk gününü idrak ediyoruz. İçinde; sabır, ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket gibi güzellikleri barındıran bu mübarek ayı sevinçle karşılıyor, ona tüm azalarımızla;“Hoş geldin!” diyoruz. Yüce Rabbimiz tarafından bize bahşedilen ve adına; “On bir Ay’ın Sultanı” dediğimiz bu müstesna ay; tüm zamanların üstünde kılınır. İslâm’ın beş şartından biri olan; “Oruç” bu ayda tutulur. Ayet ve hadislerle, “Bin aydan daha hayırlı” olduğu bildirilen ve yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim’in indirildiği, “Kadir gecesi” de bu ayda bulunur. İçinde; “sayılı günleri” barındıran bu kutlu zaman dilimini boşa geçirmemeli, fırsat ikliminde bize lütfedilen rahmet sağanağından istifade edip ruh, beden ve gönül kirlerinden iyice arınmanın yollarını aramalıyız.
Kur’an-ı Kerim’de adı geçen ve değerine vurgu yapılan tek ay, Ramazan ayı’dır. Yüce Rabbimiz Bakara Suresinin, 185. Ayetinde şöyle buyurur: ”O Ramazan ayı ki, insanlara doğru yolu göstermek için Furkân (hakkı batıldan ayıran), doğru yolu gösteren deliller olarak Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya ulaşıp (mukim olursa) onda oruç tutsun. Kim de hasta yahut yolculukta ise, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık istiyor. Zorluk istemiyor. Hem sayıyı tamamlamanızı, hem de size hidayet buyurduğu şekilde Allah’ı tekbirle büyüklemenizi istemektedir. Gerek ki şükredesiniz.” Peygamber Efendimiz; “Ramazan ayı girdiğinde cennet kapılarının açılıp, cehennem kapılarının kapandığını ve şeytanın bağlandığını; (Buhârî, ‘Şavm’, 5; Müslim,’Şiyâm’, 1,2) İnanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutan kişinin geçmiş günahlarının bağışlanacağını; (Buhâri, ‘Şavm’, 6; Müslim, ‘Müsâfirîn’, 175) haber verir.
Ramazan ayında yapabileceğimiz bazı güzellikleri şöyle sıralamak mümkündür. Gücümüz yettiğince fakirlere ve düşkünlere maddi veya manevi yardım ve yardımlarda bulunmak, ibadetlerimizi huşu içinde yerine getirerek Rabbimizin rızasını kazanmak, nefsimize gem vurup kötü eylem ve sözden sakınmak, gönül kırmamak, hoş ve güzel davranış içinde yaşantımızı sürdürmek.
Orucu başka bir açıdan betimleyen Senai Demirci, “Ey Oruç Tut Beni” adlı şiirinin dizelerinden bize şöyle seslenir:
Acıktım sana, sofrana oturt beni/Acıttım içimi, göğsünde avut beni/Aktım sana, damla damla yut beni/Aldandım sahte ışıklara, beşiğinde uyut beni/Ağular içtim bal kâselerinden, döşeğinde sağalt beni/Azaldım nisyanlar içinde, gözlerinde çoğalt beni/Ağına düştüm isyanların, tut elimi doğrult beni/Ayartısına kandım anlık sevdaların, tut gözlerimi körelt beni/Arı duru kalamadım bulandım, el üstünde tut pişmanlıklarımı/Durult tut beni, tut beni.
Ramazan-ı Şerifiniz mübarek, dua ve dilekleriniz kabul olsun.
Selam ve dua ile.