Mübarek Ramazan ayı geldi çattı… Ne hoş vakitler barındırır ne hoş tatlar bırakır zihinlerde bu ay. Vermenin, paylaşmanın, açlığın, tokluğun, gecenin ve gündüzün manasının değiştiği ay…
Başlığımızda kullandığımız isim Konyalıların tanıdık olduğu bir ifade olsa gerek. Ne zaman başladığını hatırlamadığım Ramazan ayına has “Rahmet Akşamları” etkinlikleri bu yıl yapılmayacak. Bu haberi Konya’nın yeni belediye başkanı Uğur İbrahim Altay Bey, sosyal medya hesaplarından duyurdu. Sadece bu değildi paylaştığı hususlar; mahalle iftar programlarının yapılmayacağını buraya harcanan enerjinin sosyal yardımlaşmaya ayrılacağını da ifade etti.
Başkanın bu konudaki hassasiyetini takdir etmemek mümkün değil. Bununla birlikte belki de asıl dikkat çekici nokta Başkanın vakıf, dernek, kurum ve özel iftar davetlerine katılmayacağını açıkça beyan etmiş olmasıydı. Çat Kapı iftara gideceğini ve Teravih sonrası sohbetlere katılacağını da söyleyerek halkla birlikte olmaya devam edeceğinin de ipuçlarını vermiş oluyordu. İsraftan kaçınılmasını ve özellikle çocuklara camileri sevdirmenin önemini de hatırlatıyordu mesajında.
Başkanın bu paylaşımında tam da Ramazan’ın ruhuna münasip düşen, görenlerin “tam da bu” diyebileceği tespit ve ikazlar olduğu muhakkak. İbadetin asli, ahlaki, samimi ve ruhuna münasip halinin ihyasına çok muhtacız. Ramazan ile birlikte savurganlığın ve israfın manasız bir şekilde artması orucun derinliği ile tenakuz oluşturmuyor mu? Sofraların ısrarla ve şiddetle, ruhuna uygun olarak hazırlanması gerekirken resmi davet havasındaki iftarların ne kadar bereketli olacağını siz de sormuyor muydunuz?
Rahmet Akşamları adı altında tüm Ramazan ayı gecelerini hem de hatırı sayılır bir bütçeyle organize etmekten vazgeçmiş olmanın hikmeti iyi tahlil edilmelidir. Cami merkezli bir faaliyeti icra etmeye yöneliş bu kararla çoğaltılmış olur umarım.
Ramazan ayı içe dönük, şahsi ve kişinin kendi kendiyle kalabileceği bir tefekkür, teeddüp, tezekkür ayı olmakla birlikte cemaatin, bir araya gelmenin ve hatırlanmanın da vesilesidir. Verebilmenin muhabbet halidir.
Ramazan bir vesile değildir de nedir vermenin tadını almak için? Ramazan ayının ve orucun nüktelerinden biri de malca seviye farkı gözetmeksizin “verebilme” tadının anahtarını dağıtmış olmasıdır.
Zengin ya da fakir… İlla verebileceği bir miktar var. “Tek hurma bile olsa” ölçüsü hassas bir çizgidir. Elbet bu durumda sofrasında bin kişiyi ağırlayabilme imkânı olanla bir kişiyi ağırlama imkânı olanın “verme” konusundaki niyet ve çabası müsavi olmalıdır. “Hayra ne harcarsanız, Allah onun yerine başkasını verir...” ayetindeki karşılığı umanlaradır sözümüz. Başkanın da sözlerinin bu meyanda olduğu kanaatindeyim.