Hayatımızda bazı markalar var ki onlar bizim vazgeçilmezimiz. Giydiğiniz ceketten, kullandığınız takıya kadar her şeyimizi etkilerler ve hayatımızın odak noktasında yer alırlar. Hatta günlük faaliyetlerimizin %70’nin içinde onlar da vardır. Bizim bu markaları tercih etme sebebimiz ürün değil markanın bize sunduğu yaşam biçimidir.
Peki, markaların sunduğu yaşam tarzları bizi nasıl etkiliyor? Bunun için birçok yol yazılabilir ama bu yazının konusu radikal pazarlama olacak. Reklama ciddi bütçe ayıramayacak markalar toplumun düşünce kalıplarının dışına çıkarak, tüketicilerine sunacakları duygusal vaat ve ürün kalitesine yatırım yaparak çok ciddi bir pazar payı elde edebilirler. Tabi öncelikle toplumun sınırlarını aşabilecek kadar cesur olmalısınız.
Radikal pazarlama uzmanları, geleneksel pazarlama fikirlerinin dışına çıkarak, tüketicilere ve pazara kendi açılarından bakarlar. Bu farklılığın doğurduğu 3 temel unsur var.
Birincisi pazarlama araştırmalarına dev bütçeler ayırmadan kendi sağlam gözlemlerine dayanarak müşterilerinin beklentilerini çok iyi karşılayabilirler. Örneğin evcil hayvan maması üreten bir firma olan Iams’ın CEO’su Clay Mathile, hedef kitlesinin hayvan sahipleri değil hayvanların kendileri olduğunu düşünmüş ve pazarlama fikirlerini bu çerçevede hayata geçirmiştir. Sağlıklı hayvanların daha parlak gözleri, yumuşak tüyleri ve daha uzun yaşamları olması gerektiği düşüncesinden yola çıkmış ve ürünün tanıtımını veterinerlere, hayvan yetiştiricilerine, hayvan barınaklarına yapmaya karar vermiştir. Ürün kalitesini de rakiplerinin çok üzerine çıkaran Iams, şirket cirosunu 1982’de 16 milyon dolarken 1997’de bu rakam 500 milyon dolara çıkmıştır.
Radikal pazarlama uzmanları ikinci olarak kısa vadeli kârların peşine düşmektense piyasaya derinlemesine girmeyi hedeflemişlerdir. Bu noktada pazardaki en kaliteli ürünü üreterek müşterilerin güvenini kazanmayı ve müşterilerde ciddi bir marka sadakati yaratmayı amaçlamışlardır. Reklam bütçelerinin kısıtlı olması nedeniyle ürün kalitesinin yanında müşteri hizmetlerine odaklanmışlardır.
Son olarak radikal pazarlama fikirleri sıra dışı olmalıdır. Düşük bütçelerle pazarda mücadele ederken rakipten farklılaşmanın ve tüketicinin zihninde yer edinmenin en kolay yolu yaratıcı fikirleri hayata geçirmektir.
Radikal pazarlama konusundaki en başarılı markaların başında gelen Harley Davidson 1982’de yaşadığı büyük krizi aldı radikal kararlar sayesinde aşmıştır. Pazardaki can alıcı rekabet markanın satışlarını düşürmüş ve şirketi iflasa doğru sürüklemeye başlamıştır. Şirketin reklam bütçesi ve dahası bu bütçeyi yönetecek ekibi olmamasından dolayı yönetim kurulu 1983’te Reklam ve Satış Promosyon Müdürü Clyde Fessler’ı bir grup kurmakla görevlendirmiştir. Daha kötüsü ülkedeki motosiklet çeteleri yüzünden insanların zihninde Harley’e karşı çok olumsuz düşünceler gelişmişti. Fessler görevi alır almaz ülkenin her yerinde üyeleri olacak ve üyelerin istedikleri zaman Harley kiralayabilecekleri Harley Owners Group (HOG) kurdu.
Bu kulüp her geçen gün üye sayısını artırdı ve günümüzde yüz binlerce üyesi olan bir hayran kulübü haline geldi. Tüketicilerin zihnindeki olumsuz algıyı yıkan Harley Davidson hedef kitlesine sunduğu özgürlük vaadi ve vaadi destekleyen fikirleriyle de kemikleşmiş bir sadık müşteri kitlesi oluşturmuş oldu.