Psikolojik yıkıma yol açmayın!

Yaşanan deprem birçok insanda ve özellikle çocuklarda travma olarak kaldı. Bunun ancak zamanla aşılabileceğini belirten Psikolog Abdullah Duysak, depremi yaşayan insanlara karşı acılı, meraklı gözlerden ve sorulardan uzak durulması gerektiğin vurguladı.

Kahramanmaraş merkezli yaşanan ve 10 ili etkileyen deprem, psikolojik yıkımlara da sebebiyet verdi. Pandomim Psikolojik Danışma Merkezi Psikoloğu Abdullah Duysak, konu hakkında önemli noktalara değindi. Depremden etkilenen çocuklara ve insanlara karşı davranışımızın nasıl olması gerektiğinden bahseden Duysak, “Deprem bölgesinden Konya’ya gelmiş birçok vatandaşımız var. Oradan gelmiş ve okula başlamış çocuklarımız da var. Onlara nasıl davranmamız gerektiği çok önemli. Kesinlikle acılı gözlerle bakmamalıyız. Onların en ihtiyacı olan şey, güven. Onlar daha yaşadığı durumun şokunu atlatamamış durumdalar. Bu şoku atlatamamış çocuklarımız için öğretmenlerimize bir psiko-sosyal eğitim verilmeli. Özellikle öğretmenlerimize bu konuda daha çok iş düşüyor. Diğer öğrencilerle de konuşulup, uyum sağlanmalı.” dedi.

‘MERAKLI GÖZLERİ VE SÖZLERİ ORTADAN KALDIRMALIYIZ’

Depremden etkilenmiş insanlara, çocuklara meraklı gözlerle bakmamamız ve sorular sormamamız gerektiğinin vurgusunu yapan Duysak, “Uyum içinde sosyalleşmek çok önemli. Diğer çocuklarımız meraklı gözlerle haliyle bakacaktır. Meraklı bakışları ve soruları ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bunları gerek veliler gerekse de öğretmenler uyarmalı. Tabi ki bu uyarılarımızı diğer çocukların yanında yapmamalıyız. Yeni gelen öğrencilerimize daha paylaşımcı, daha anlayışlı olmamız gerekiyor. O çocuklarımızı başka insanlarla karşılaştırıp ‘bak daha iyi durumdasın’ gibi söylemlerden uzak durmalıyız. Ailelerinden kayıplar yaşamış çocuklarımız var. Onlara güçlü durması veya ağlamaması gerektiğini söylememeliyiz. Ağlayan çocuğu susturmaya çalışmayın. Bırakın o duyguları dışa vursun. Stresi, kaygıyı çoğu çocuk ifade edemez. İfade edemezken bu çocuğun iç dünyasını anlamak çok zordur. Bence resim yapmalılar. Bu kaygıyı, endişeyi, stresi kağıtlara kusmalıdır. Eğer öğretmenlerimiz bunları çözemezse bence uzmana başvurmalıdır. Yaşına, mizacına uygun sınıflara yerleştirilmeli.” şeklinde konuştu.

‘HER ŞEY GÜZEL OLACAK DEMEYİN!’

Doğruluğu olmayan sözlerden kaçınılması gerektiğini belirten Duysak, “Her şey çok güzel olacak, demeyin. Belki de çocuğun halen anne, babasından haber yok. Bu süreçte böyle yalanlar söylemeyin. ‘Sen varsan aslında umut var’ sözleriyle başlayın. Annesinin, babasının veya ailesinin hayatta olup olmadığını sormayın. Çocuklarınıza da sordurmayın. Acı dolu gözlerle onlara bakmayın. Kayıplarından dolayı kendilerini suçlu hissetmesinler. Öfke ve hırçınlığı olağan karşılayın. Çocuk zaten stresim, kaygım var demez. Bu duyguyu öfkeyle, hırçınlıkla veya susarak dışa vurur. Öğretmenler çocuklarımızda umudu arttırabilmek için etkinlik düzenlemeli. Kitap günleri olmalı. Ama eğlenceli içeriklerle yapılmalı. Aynı zamanda çocuklara okulda bir oturma düzeni oluşturulmalı. Arka sıralarda veya duvar kenarlarında olmamalı. Orta veya ön sıralara yakın oturtulmalı. Böylelikle anlık da olsa kaygıyla savaşabilir veya kendini güvende hissedebilir.” ifadelerine yer verdi.

‘SORULARIMIZ ONLARI DERİNDEN ÜZEBİLİR’

Depremle veya kaybettikleriyle ilgili soru sormamamız gerektiğinin altını çizen Duysak, “Yaşanan depremle alakalı hiçbir şey sorulmamalı. Konya’da bile hala artçılar oluyor. Bizler de etkileniyoruz. Onların artçı yaşamasıyla bizim artçı yaşamamız arasında fark var. Tekrar tekrar aynı soruları sormak, aynı şeylere maruz kalmak suçluluk duygusundan tutunda, yemesine içmesine hatta uyumasına kadar ilerleyebilir. Onları bu sorularla depresif bir hale itebiliriz. Bunları yapmamaya özen göstermeliyiz. Yetişkinler bu kaygıyı, endişeyi bir şekilde kapatmaya çalışıyor. Sormak yerine anlamaya çalışmamız gerekiyor. Elbette ki anlayamayız. Anlamamız onun için ilk başta bir şey ifade etmese de bir süre sonra ‘Ben yalnız değilim’ diye düşünmeye başlayabilir. Çocuklarımızda uykusuzluk, isteksizlik yaşayabilir ve ölmek istediğini belirtebilir. Öğretmenlerimizin bu gibi öğrencilerimizi fark edip rehber öğretmenlerine yönlendirmeleri gerekiyor. Öğretmenlerimiz için de zor bir durum. Sınıflar kalabalıklaştı. Onlarca öğrenci var. Bu durum karşısında uzmanlarımızdan yardım alınmalı.” diye aktardı.

‘TÜM İMKANLARIMIZLA YANLARINDAYIZ’

Ücretsiz bir şekilde depremden etkilenen vatandaşlar için danışmanlık yaptıklarını söyleyen Duysak, şu sözleriyle konuşmasını sonlandırdı; “Buraya gelen depremzede vatandaşlarımıza, çocuklarımıza Pandomim Merkezi olarak tamamen ücretsiz bir şekilde yardımcı oluyoruz. Elimizden gelen, bize düşen neyse onu yapmaya çalışıyoruz. Buraya gelen depremzede vatandaşlarımız sandalyede otururken bile kendilerini hep sallanıyormuş gibi hissediyorlar. Yemek yiyemeyen, uyuyamayan birçok danışanım var. Uyursa deprem olup öleceğinin korkusunu yaşıyorlar. Artık onların gözünde bir mobilyanın bile değeri yok. Çünkü yarın ne olacağıyla alakalı bir endişesi var. Onlar için gerekli çalışmaları yapıyoruz. Tüm imkanlarımızla depremzedelerimizin tamamen yanındayız. Yavaş yavaş bunu hep birlikte aşacağız.”

• BÜŞRA ERKUŞ / YENİ HABER GAZETESİ

Gündem Haberleri