Saygıdeğer Kardeşlerim
Ülkemiz için çok önemli olan, 2023 yılının Haziran ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin arifesine çok az bir zaman kaldı. Bununla birlikte sonucu etkilemek adına her gün medyada farklı taktikler içeren propagandaların artmakta olduğunu gözlemliyoruz.
Tarih boyunca bu taktikler, çalışmalar ve olan bitenler hep aynı şekilde, birçok alanda yapıldı. Günümüz modern çağında ise kitlelere ulaşmanın kolay ve etkili yolu olan, sosyal medya aracılığıyla yapılmaktadır. Gün geçtikçe daha yoğun bir şekilde uygulanmaya devam ediyor ve edecektir.
Propaganda nedir ve nasıl uygulanır?
Propaganda ve kışkırtma, psikolojik savaşın hem saldırı hem de savunma silahıdır. Cephanesini ise modern tarzıyla sosyal ağlarda paylaşılan yazı, resim ve sözler oluşturmaktadır. Bunlar kullanılarak, algının hedef kitleye ve dolayısıyla insanlara ulaşmasını sağlıyorlar.
Bu yöntemlerle insanların zihinlerini karıştırıp, şüpheye düşmesine sebep olup, sonrasında da daha ileri gidecek şekilde hareketlerle beyinlerini yıkayarak ikna etme çabasına girerler. Farklı ulaştırma kanallarıyla da zaman zaman bir düşünceyi benimsetmek, bir fikri veya inancı yaymak üzere eyleme geçerler.
Tüm bunları fevkalade ince çalışmalarla bizim ülkemizde de yoğun olarak uyguluyorlar. İyi ve güzel şekilde yapılan tüm icraatları, hizmetleri ve çalışmaları gözden düşürmeye çalışıyorlar. Devlet başkanına gönül vermiş insanları da hor görüp aşağılıyorlar. Mümkün olan her yerde ve her ortamda insanların sinir uçlarıyla oynayacak şekilde bunları yapıyor, dile getiriyorlar. Kendi fikirlerini yaymaya çalışıyorlar.
Zaten bunun için hali hazırda bekleyen bir ekipleri var. “Başla!” düğmesine basıldığında, hepsi aynı anda ve tek ağızdan ses çıkartırcasına, bir papağan gibi konuşmaya başlıyorlar.
Gündemden düşmeyen ırkçılık propagandaları, LGBT’yi özendiren, hatırlatan simgeler ve sözler, toplumun manevi değerlerine yapılan saygısızlıklar, bilhassa hayran kitlesi çok olan şarkıcı, oyuncu, yazar vs. figürler tarafından övgü dolu sözlerle sahnelerde, ekranlarda lanse ediliyor. Diğer yandan özgürlük sloganları atıp terörü destekliyor, batı fikriyatını insanlara aşılama çabaları çerçevesinde hareketlerle (ve daha niceleriyle) halkı kışkırtmaya çalışıyorlar.
İşleri güçleri yalan haber üretmek olan muhalif kesimin tek gayesi de Devlet büyüklerimizi karalayarak halk nezdinde yıpratmak, duyulan güveni zedelemek ve korku atmosferi oluşturarak, bizi hükümete karşı galeyana getirmek ve tepki oluşturtmaktır. Bunu yaptıkları yollar ise, görsel basın, yazılı medya ve sosyal ağlardır. Bu yaptıkları propagandalarla da sadece (karşı olduklarını söyledikleri) emperyalist devletlerin ekmeğine yağ sürüyorlar.
Sosyal Medya Düzenlemesi
Bu memleketin menfaati uğruna kalemini oynatmayanlar, bir yerlerden fonlanarak, beslenerek iş yapanlar, bugünlerde “Sansür yasası” ismiyle sulandırmaya çalıştıkları bu yasal düzenlemeyi duyduklarında, adeta delirmiş gibi, ne yapacaklarını şaşırmış bir halde son çırpınışlarını sergiliyorlar.
Bu yasa ile birlikte artık Devletin bünyesini tahribe yönelik yayınlar yapamayacak, fitne oluşturamayacak, gerçekleri çarpıtamayacaklar. Kısacası yalan haber yapma dönemleri bitiyor, bitecek. Bu da her manada işlerine gelmiyor. Çünkü varlık sebepleri zedeleniyor, ortadan kalkmış oluyor.
Basının ve basın mensuplarının da acilen gözden geçirilip kontrol altında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Tıpkı Avrupa’da olduğu gibi.
İçinde bulunduğumuz bu kritik dönemde, cehalet ve yalan kokan haberlerle artık bu milleti zehirleyip, zarar verememenin karın ağrısını çekenler bir süre daha konuşurlar, konuştuklarıyla da kalırlar.
Devletimiz ve milletimizi korumak amaçlı en gerekli uygulamalardan biri olan, sosyal medya düzenlemesi sayesinde artık yalan haber yapamayacaklar.
Bu düzenleme aynı zamanda, ince bir siyasetle basını çok kısa zaman dilimi içerisinde, olması gereken haline bürünmesinin de habercisi olması açısından önemlidir. Böylelikle artık temelsiz ve çürük polemiklerin kökü kazınacak İnşaAllâh.
Yalan, insanların bencillik duygusundan kaynaklı oluşan, istediğini elde etmek için bilerek ve isteyerek karşısındakini aldatmaktır. Yalan söyleyenin kalbi hasta, zihniyeti çürüktür.
“Onların kalplerinde bir tür hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı, onlar için bir azap vardır.”
(Bakara Sûresi / 10. Âyet)
Denetim Mekanizması
Bunun yanı sıra dergiler ve her türlü kitaplar üzerinde de sıkı bir denetim mekanizması kurulması lazım diye düşünüyorum.
İslâm ahlakına uymayan, dine saldırı ve İslâm dinini imha niteliği taşıyan hiçbir eser yayınlanmamalıdır. Yayınlananlarda gözden geçirilip gerekirse imha edilmelidir. Tabi ki tüm bunlar hukuk ve adalet çerçevesinde yapılmalıdır. Zira Müslüman bir toplumda adalet, önceliğimizdir.
Her bir birey olarak bizlere de görev düşüyor ve bizler de mücadele etmeliyiz.
Bilhassa basında hastalık haline gelen müstehcenlik meselesi adeta çocuklarımızı ve beraberinde ailemizi hedef almaktadır.
Cinsiyetsiz toplum oluşturmaya çalışanlar, bugün çocuklarımızın hikâye ve çizgi filim karakterlerine kadar işi indirmiş durumdalar.
Bu sinsi fikirlere karşı durmalıyız, çocuklarımızın beyinlerini yıkamalarına müsaade etmemeliyiz. Millî ananelerimizin bozulmasına göz yummamalıyız.
Bizler çocuklarımızı koruduğumuz gibi Devletimizin de bu milleti koruması için düzenleme yapması en elzem iştir. Bu düzenlemenin mevcudiyetini eleştirenler yanılmaktadırlar.
“Ey İmân edenler! Bilmeden birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, yoldan çıkmışın biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın”
(Hucurât Sûresi / 6. Âyet)
Allah bizleri, neslimizi, sözlerimizi ve kalemimizi doğru ve samimi olarak gerçeklere ulaşanlardan, inkârcılardan uzak şekilde hakikati savunanlardan, doğru yoldan sapmayanlardan eylesin.
Âmin
Saygı ve duâ ile…