Beklenen oldu ve nihayet Çin, ABD’ni ulaştığı 3,87 trilyon usd’lık dış ticaret hacmiyle tahtından indirdi. Çin artık zirvede. Issız ve geniş stepler ülkesini istatistiki verilerin ve rakamların anlatamayacağının farkındayız. Çin deyince 2,500 yıllık bir medeniyetten bahsetmiş oluyoruz. İçinde Konfüçyen bilgeliği barındıran derin bir medeniyet ikliminden. Napolyon’un, ‘’Orada uyuyan bir dev var, bırakın uyusun; zira uyandığında dünyayı sarsacak’’ cümlesi ile özetlediği ejderin han
lığından. Çin’in ekonomik serüveni 1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’nin kurulması ile başlıyor aslında. Öncesi yoksulluk ve sefalet. Devletin kurulması İle birlikte kendine özgü bir Sosyalizm uygulayan Çin Devleti, planlı büyümeyi tercih ediyor ve dönemsel kalkınma planlarını titizlikle uyguluyor. 1949 öncesinde sefaletin kol gezdiği, demiryollarının kullanılamaz halde olduğu, tarımsal üretimin halkın doyma ihtiyacını bile karşılamadığı ülke 1995 yılında dünyanın en büyük 6. Ekonomisi oluyor. Bugün ise yukarıda ifade ettiğimiz gibi dış ticaret hacminde zirveyi yerleşmiş durumda. Uygulanan ekonomik sistemi bir ideolojik temele oturtmak zor. Sosyalizm’den de Kapitalizm’den de izler bulmak mümkün. Belki Çin ekonomik sistemini en iyi Pragmatizm kavramı ile ifade edebiliriz. Sandık ki, Çin 5-10 yıllık kalkınma programları uygulayan, kendi içinde bir kısır döngüde dönüp dolaşan klasik bir sosyalist ülkedir. Öyle olmadığını, pragmatist bir politika ile hedefe oynadığını 2000’lerin başında anladık.
Çin pragmatisttir. Zira bir taraftan Konfüçyen kültürü yaşatırken, bir taraftan da Mao kültür devrimini yapmıştır. Bugün ise batılı kültür elçileri ile halkını tanıştırmakta bir beis görmemektedir. (coca cola, Mc Donalds vs.) Ne acıdır ki, ülkemizde Çin’in bir istatistiki sıralamada ABD’ni geçmesini sosyalizme bağlayanlar olduğu gibi zaman zaman liberalizme kayması nedeni ile Kapitalizme bağlayanlar da bulunmakta. Oysa Çin kendi çizdiği pragmatist rotada yoluna devam etmek te. Rahmetli Üstad Cemil Meriç’in ‘’ideolojiler idraki mize giydirilen deli gömlekleridir.’’ derken ne kadar haklı olduğunu, bu hafta düşün dünyamızdaki sığ ve saçma yorumları okuyunca daha iyi anlamış olduk. Sözkonusu istatistiğin ne anlam ifade ettiğini zaman gösterecek elbette. Her yıl %8-10 arasında büyüyen, 3,87 trilyon usd’lık Dış ticaret,2 trilyon usd ihracat, yılda 200 milyar USD civarında dış ticaret fazlasıyla adeta, dev bir eko canavarı andıran Çin’in, kasalarındaki çuval dolusu Amerikan dolarlarının ve tahvillerinin değerinin efektif mi yoksa nominal mi olduğunu elbette zaman gösterecek. Hep söyleriz istatistik faydalı bir ilimdir, ancak üç kağıda açık bir yönü de vardır. Serveti temsil eden banknotlar neticede bir kağıt parçasıdır ve onu değerli kılan, hakim siyasi ve ekonomik iradedir. Oyu nu kurgulayan, bozabilir de. Bir gün yeni bir Bretton Woods olmayacağının ve kağıtların yeniden karılmayacağının garantisini bizlere ne banknotlar ne de istatistiki veriler verebilir.