POTANSİYEL OLARAK KONYA

Arif Tekeli

Hz. Mevlana’nın tabiriyle “düğün gecesi”ni yaşadığımız şu günlerde ülke gündemi Konya’dan belirlenir oldu yeniden. Her sene gerek Başbakanlar gerekse muhalefet partisi liderleri Hz. Mevlana’nın düğün gecesine katılır ve bu vesileyle bu gönül dostunu anarlar. Bu yıl da böyle oldu. (Biz de bu yazı vesilesiyle bu Allah dostunu analım.) Her 17 Aralık’ta Konya’nın reytingi artar ve bir anda tüm gözler Konya’ya çevrilir. Bu girişle birlikte Konya’nın sadece yılın bir günü gündemi oluşturan bir şehir olmaması gerektiği ve bunun yıla yayılması noktasında oldukça potansiyelli bir şehir olduğunu söylemek istiyorum. Gerek bulunduğu konum itibariyle gerekse ekonomisi itibariyle ülkede söz sahibi ve gündem oluşturan bir şehir olmalı Konya. Bu noktada eksik kaldığını söylersek herhalde yanlış olmayacaktır. Konya’daki mevcut potansiyel biz Konyalılar tarafından açığa çıkartılamıyor. Sosyo-ekonomik olarak hiç de azımsanmayacak bir noktada olan Konya son dönemlerde siyasi olarak da etkinliğini artırmaya başladı ancak bugün geldiğimiz nokta Konya’nın potansiyelini tam olarak yansıtmıyor.

Daha önce yazdığım bir yazımda siyaset bilimci Mackinder’in; “Ortadoğu, Anadolu ve Doğu Avrupa’yı elinde bulunduranın dünya hâkimiyetini de elinde bulunduracağı” görüşünü sizlerle paylaşmıştım. Bu teori siyaset bilimi literatüründe kabul görmüş ve hatta soğuk savaş boyunca ABD dış politikasına ilham vermiş bir görüştür. Heartland diye tabir edilen bu tezi derinlemesine incelediğimizde bize Konya’nın potansiyeline dair apaçık bilgiler sunuyor. Yaptığım araştırmalardan birinde Doç. Dr. Ramazan Özey’in bir makalesini okudum. Bu makalede Özey Mackinder’in bu tezini geliştiriyor ve dünyanın kalbi olarak nitelendirilen bölgeyi daraltarak Anadolu yarımadası olarak ifade ediyor. Anadolu yarımadasında da Konya Ovası’nı hem merkezi olması hem de insan yaşamına uygun bir bölge olması ve toprak verimliliğiyle en can alıcı nokta olarak belirtiyor.

Özey’in bu görüşüne bugünkü gücüyle Konya sanayisini de katarsak bu önem giderek daha da artacaktır. Üzerinde yaşadığımız bu toprakların sorunlarına daha bir özenle eğilinmeli ve bu sorunları bir an önce çözüme kavuşturmalıyız.

Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın bir kere daha farkına varmamız için bu bilimsel tartışmayı burada gündeme getiriyorum. Tabi bu tezi ve anti tezlerini derinlemesine bu yazıya taşımıyorum. Konya ovasının bu jeopolitik etkisinin altını çizmek gerekiyor, vurgulamak istediğim nokta bu.

Konya ovasında ekonomi denilince akla öncelikli olarak tarım gelir. Konya sanayi dahi tarıma endeksli bir sanayidir genel itibariyle. Ovamızda Tarım denilince akla gelen en önemli merkezlerden biri ise Konya’nın kuzeyinde oldukça geniş ve verimli arazileri olan Altınekin bölgesidir. Bu bölge KOP’tan yeterince fayda sağlayamayan bir bölge. Önümüzdeki hafta bu yazının da bir devamı olarak Altınekin bölgesindeki sorunların giderilmesi için öncelikler nelerdir yazmak istiyorum. Bu yazı bir giriş yazısıydı. Haftaya Altınekin’in sonraki hafta ise bir başka bölgemizin sorunlarına dikkat çekmek istiyorum. Bu köşe vesilesiyle Konya’nın sorunlarına eğilip bu potansiyelin ortaya çıkması için naçizane elimden geleni ben yapmış olacağım. Okuyan herkes elinden geleni yaparsa bir kıpırdanma olur. Böylelikle sadece yılın bir günü gündem belirleyen ve belirlenen bir yer değil genel olarak etkin bir merkez haline gelebilir Konya.