Antalya Altın Portakal Film Festivali çerçevesinde tartışılanlar bizim gidecek daha çok yolumuzun olduğunu bir kez daha gösterdi. Hain darbe girişiminin üzerinden yedi yıl geçmesine, çok sayı da insanımız şehit edilip, devletimize maddi, manevi oldukça büyük zarar verilmesine rağmen hâlâ birileri çıkıp aklımızla alay etmeye cüret edebiliyor. Mağdur gibi görünmek bunların yapabildikleri en iyi şey. Devletin her kademesinden çeşitli kurumlarına sızacaksın, hain yapının gerçek yüzü ortaya çıkmasına rağmen desteğe devam edeceksin. Bize nasıl olsa bir şey olmaz rahatlığıyla son ana kadar desteğini sürdüreceksin. Sonrasında devlet seni kapının önüne koyunca da mağdur edildim diye ağlayacaksın. Bu kadar saçmalık filmler de bile olmuyor…
60 senelik film festivalini FETÖ propagandası uğruna çöp ettiler. Kültür ve Turizm Bakanlığı biraz geçte olsa doğru olan adımı atıp festivalden çekildi. KHK’lıları anlatan, FETÖ propagandası kokan belgeselin festivale alınmadan önce bu adım atılsa belki ortalık bu kadar karışmazdı. Sanat, sepet tayfa sırf marjinal görünmek uğruna yaptıkları şeyin nereye gideceğini umursamadan, hükümet karşı çıkıyorsa doğrudur sığlığıyla hareket ediyor. Bu işlerin ağababası olan Osman Kavala hakkındaki davanın sonuçlanıp, mahkûmiyet kararı kesinleşince bir nevi intikam duygusuyla da hareket etmiş olabilirler(!)
İşin sonunda ortada dönen saçmalığa dayanamayan CHP’li Antalya Büyükşehir Belediyesi festivali iptal etti. Sanat, sepet tayfa ve sözde muhalif geçinen gazeteciler hemen atladılar. Festival en son darbe döneminde 1980’de iptal edilmiş, Türkiye nereye gidiyormuş? Festivali hükümet ya da bakanlık değil, CHP’li belediye iptal ediyor ama o kadar detay önemli değil. Önemli olan slogan atıp, mesaj verebilmek. Bu yazıyı kaleme alırken belediye başkanı yıl bitmeden yeni bir komite ile festivali düzenleyecekleri açıklıyordu. Bu festival işinin daha çok su kaldıracağı ortada.
Sanat, sepet tayfasında seçimden sonra bir aydınlanma yaşanmasını umut etmiştik. Çünkü Kılıçdaroğlu’na öfkelilerdi, ihanete uğradıklarını falan düşünüyorlardı. Fakat değişen bir şey yok, aynı yer de otlanmaya devam ediyorlar. Bugün seçim olsa, Kılıçdaroğlu’na tekrar oy verirler. Bahsedilen belgesel FETÖ propagandası güdüyormuş, mahkeme süreci devam ediyormuş vb. detaylara hiç takılmadan destekleyebilmek normal bir insanın harcı değil, sanatçı duyarlılığı bu olsa gerek… Festival tartışması kültürel iktidar savaşında yeni bit cephe oldu. Yıllarca hegemonya kuran bu tayfa kazandı derken iş beraberliğe döndü. Lakin hâlâ güçlü olan onlar. 15 Temmuz hain darbe girişimiyle ilgili ihaneti anlatan çok sayıda belgesel, film çekildi. Kitaplar yazıldı ama gündem olamadı. Kanun hükmünde kararname ile işlerine son verilenlerin sözde mağduriyetlerini anlatan bir tane belgeseli kaç gündür tartışıyoruz. Tarih yapmaktan yazma kısmına geçte olsa geçebildik. Şimdi yazdıklarımızı duyurmaya, kamuoyu oluşturmaya başlamamız lazım. Kaybedilecek vakit yok.
Festival çerçevesinde koparılmaya çalışan fırtına nasıl bir ortam da yerel seçime gideceğimizin bir göstergesi oldu. Gerilim dolu günler bizi bekliyor. Sosyal medya tarafında her gün yeni saçmalıklarla, provokasyonlarla karşılaşacağız. Testi kırılmadan önlem alınmalı demenin bir anlamı yok. Çünkü nedense geçmişte olduğu gibi yine alınmayacak, ortaya dökülen saçmalıkların karşısında biz yine savunma pozisyonunda olacağız. Umudumuz tam tersinin olması. Sanat, sepet tayfası da dört gözle CHP kongresini bekliyor. Kongre sonucuna göre yeni bir pozisyon alacaklar. Kongre de Kılıçdaroğlu tekrar lider olursa çok eğleniriz. Seçimden önce övdükleri, sonrasında çöp ettikleri adamı tekrar desteklemek durumunda kalacaklar. Fakat onların elinde çok fazla alternatif senaryo vardır. Bir şekilde üste çıkmayı başarırlar. Çünkü onların yaptıkları en iyi şey rol kesmektir.
Bir belgesel etrafında dönen tartışmalardan geleceğe dair ders çıkarmak zorundayız. Haklı olmamız, haklıyız dememiz yetmiyor. Hainlere fırsat vermemek, bırakın fırsatı cüret edecek cesareti bile bulmalarının önüne geçmeliyiz. Tatlı su entelektüelliğiyle bir yere varamayacağımızı bugün de anlayamayacaksak işimiz zor. Sanat, sepet tayfa hiç bir şey olmamış gibi konforunu sürdürmeye devam ettiği sürece aynı şeyleri konuşur dururuz.